Bize yeni bir yıl değil yeni bir insanlık gerekiyor!
Bir yıl daha geçti ömrümüzden, koskoca bir yılı daha nerdeyse geride bıraktık. İyisiyle kötüsüyle, kayıplarımızla, hayatımıza yeni katılanlarla su gibi akıp giden bir yıl daha...
Düşünüyorum geçen yıla girerken acaba ne umutlar ve dileklerle karşılamıştık?
2019 yılından beri hayatımızda olan bu salgın hastalıktan biran önce kurtulmak en başta hepimizin dileğiydi eminim.
İnsanın yaptığı her şey; tıp teknoloji vs. çağ atlamış ama insanlık gerilemiş ne yazık ki...
Rabbim istemedikçe ne kadar çağ atlarsa atlasın bir çaresi bulunamaz. Bir kitapta şöyle bir söz geçiyordu: Camiler ve kiliselerin görkemli ve büyük olma sebebi; insanlar içine girince kendilerini minnacık hissetsin diye...
Kibirli ve egolu insanoğluna bir hatırlatma belki de...
Gün geçmiyor ki haberlerde bilmem kaç kadın cinayete kurban gitmiş (Eski eşi, eski sevgilisi, ya da hiç tanımadığı birisi tarafından, sırf tesadüfen oradan geçiyordu diye)
2019 yılında eski eşi tarafından boğazı kesilerek kızının gözleri önünde öldürülen Emine Bulut’u eminim hepiniz hatırlarsınız. Kadının, "Ölmek istemiyorum" çığlıkları ve kızının "Anne gitme" feryatları içimizi parçalamıştı:(
Geçtiğimiz günlerde bu davadaki Bölge Adliye Mahkeme Savcısı’nın o katil için iyi hal ve tahrik indirimi istediği ortaya çıktı. Bence o savcı önce insanlığını sonra savcılığını sorgulamalı. Böyle bir caniliğin iyi hali olamaz...
Buna benzer daha binlerce olaylara kurban olan kadınlar çocuklar hayvanlar vs. var. Böyle konuları ele alan bir TV programında psikolog olan sunucusu şöyle bir söz söylemişti: Lütfen özellikle oğullarınızı iyi yetiştirin, güçsüzün üzerinde güç uygulama hakkı görmesin kendinde, kendini daha üstün görmesin gibi bir şeyler söyledi...
O sırada kızımda duydu ve bunun üzerine yorum yaptı: Sanki bir işe yarayacakta...
14 yaşında bir kızın gözünde karşı cins umutsuz vaka... Ve bu kız küçüklüğünden beri savcı olmak isteyen bir kız. Bu haksız adil olmayan düzenin önüne geçmek için...
Ben elimden geldiğince hem oğullarımı hem kızımı vicdanlı, empati kurabilen, paylaşmanın önemini değerini her fırsatta hem gösteren hem anlatan, adil bireyler olarak yetiştirmeye gayret ediyorum. Dünyaya ve insanlığa en güzel miraslardan biride budur bence...
Geçenlerde sosyal medyada bilinçaltı meditasyonu yapan bir yazara takipçisinden şöyle bir soru yöneldi: Neden hep kadın takipçileriniz var?
Yazarın cevabı ise: Çünkü erkekler iyileşmeye, bir şeyleri düzeltmeye çalışmazlar, onlara göre her şey normaldir.
Acaba diyorum; özellikle bizim ülkede çoğu erkeklerin bir eli yağda bir eli balda, çalışıyorlar diye başka hiçbir işe elini sürmezler (istisnalar var tabii) Kadın çalışsa da her iş ona bakıyor...
Küçük yaşta başlar özellikle anneler oğluşları için her şeyi yapmaya, muhtemelen düşünmeyi de yaptıkları için erkeklerin birçoğunda bu özellik körelmiş ya da hiç gelişmemiş olabilir mi?)
Bence cinsiyet ayrımı olmaksızın küçük yaştan itibaren yaşına uygun sorumluluk verilmeli ki ilerde zorluklarla daha kolay baş edebilsinler. Ne kadar kötü bir yıl geçirdik, dünya ne kadar kötü bir yer değil dünyayı çekilmez hale getiren biz insanlarız o yüzden değişmesi gereken kendine çeki düzen vermesi gereken biz insanlarız...
Yazımı Japonya’da yeni bir akımdan bahsederek sonlandırmak istiyorum. "Mutluluk kumbaraları"
Sizi mutlu eden güzel bir şey olursa, ufak bir kâğıda yazıp bir kavanoza atıyorsunuz. Yılsonunda biriken güzel hatıraları okuyup mutluluğunuzu tazeliyorsunuz???? Kavanozlarınızın mutlu anılarla dolup taştığı musmutlu bir yıl diliyorum♡