BİZDEN ÖTÜRÜ
Maalesef,mutsuz bir toplumuz.
Dikkat edin çevrenize,herkesin yüzünden düşen bin parça.
Mutsuzluk,
Her yerde hüküm sürmeye ısrarlı bulaşıcı bir hastalık gibi herkesi esiri etmiş..
Bir yük gibi taşıyoruz kendimizi sanki,öylesine bıkkın,öylesine karamsarız.
Yaşam süremizi,bize zorla verilen görev bir gibi bir an önce yapıp bitirme telaşesi var üstümüzde.
Sürekli yakınıyoruz,hep şartları ileri sürerek.
Her zaman şanssız olduğumuzu iddia ederiz ( ki olabilir)
Bence bu şanssızlık diye addettiğimiz kavram,öngörüsüzlük ve kabullenememek duygusu.
Yani,tercihlerimizle yaşantımızı kendimiz belirleriz aslında.
Hiç birimiz bunun farkında olmadığımız için mutsuzuz.
Kendi sorumluluklarımızın ve seçme özgürlüğümüzün farkına varsak, ki bu güç her birimizin içinde var,
daha berrak algılayacağız yaşantımızı.Daha mutlu olacağız.
Ne yapalım hayat bizi böyle yaptı dediğinizi duyar gibiyim.
Hatta bazılarınız senin tuzun kuru herhalde bile diyordur.
Hayır,herkesin kendi algısında yaşadığı bir çok olumsuzluk mutlaka vardır.
Ve bütün bireylerin acı eşikleri farklıdır.(Benim derdim dert midir senin kinin yanında diye bir şey yoktur)
Biz büyütür besleriz ya da küçültüp yok ederiz.
Doğduk,aklımız kesince hemen büyümek istedik,büyüdük.
Peki dönüp kendimize sorsak; hayatımın hangi dönemine geri dönüp yaşamak isterim?
Çocukluğumuz?Ergenlik dönemimiz? (sorun dönemi) Okul yıllarımız? Evliliğimiz?
Çoğumuz muhtemelen hepsine burun kıvıracaktır.(İstisnalar kaideyi bozmaz)
Aynen yaşamak istediğimiz dönem hangisi?
Geri döndüremeyiz hiçbirini.Olumlu veya olumsuz ne yaşamışsak hepsi geride kaldı.
Elimizde sadece bugün var.Geri dönülesi anlar bırakmak varken ardımızda,
neden mutsuzlukla harcıyoruz ki BUGÜNü.
"Hayat kısa bir battaniye gibidir!Yukarı çekersin ayakların üşür,aşağı çekersin omuzların titrer.
Ama yine de,neşeli insanlar dizlerini karınlarına çekerek rahat bir uyku uyumayı başarır."
demiş yazarın biri,ne kadar güzel ifade etmiş..
Yaşantımız bir yoldur,varılacak noktası olan.Bu yolda, zaman zaman hiç ummadığımız engeller çıkabilir ve bizi düşürebilir.
Kalkamayacak kadar güçsüz hissedebiliriz, yahut kalkmak istemeyebiliriz,vazgeçeriz hatta.Bu,işin kolayına kaçmaktan
başka bir şey değildir.Böyle anlarda,kimsenin bizden alamayacağı kadar yakın ve her şeyin üstesinden
gelmemizi sağlayan güç bizde mevcuttur;kendimiz.
Problemimiz varsa çözüm yolu aramalıyız,yakınmakla yok edemeyiz sorunu.
İzin verdiğimiz ölçüde üzülebiliriz,mutsuz olabiliriz.Değilsek,çabalamalıyız düzeltmek için.
Bunu bireysel yaşantımızdan başlatabilsek zaten toplumsal bir bütünlük oluşur.Mutlu bir toplum kavramı,
bir ütopya değildir,buna inanmıyorum.
Herkes kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa,karşısındakine de öyle davranırsa bütün sorunlar biter.
Püf noktası bu.
"Düşüncelerinize dikkat edin,davranışınız olurlar...
Davranışlarınıza dikkat edin,alışkanlıklarınız olurlar...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,karakteriniz olurlar...
Karakterinize dikkat edin,kaderiniz olurlar.."
Düşüncelerinizin aydınlık olması temennisiyle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.