Önceki gün 8 mart Dünya Kadınlar Günü etkinliğine katıldım.

Akşam saatlerinde Yeni Çarşı Moda Giyim önünde başlayan yürüyüşe 200’e yakın kadın katıldı.

Polisin katılımı yürüyüşçülerden oldukça fazlaydı.

Neyseki başka yerlerdeki şiddet görüntüleri yoktu.

Yürüyüş boyunca kadınlar özgürlük taleplerini dile getirdi.

Aynı gün Gebze - Darıca - Dilovası - Çayırova’da değişik yerlerde farklı etkinlikler yapıldı.

Ancak içerikler farklıydı.

Siyasal islamcılar kadını anne, eş ve ev hanımı olarak görmek istiyor.

Bağımsız Kadın Hareketleri ise kadını eşit yurttaş, erkekle aynı haklara sahip birey olarak toplumsal yaşam içerisinde olmayı ısrar ediyor.

Durum öyle olunca iktidar bağımsız kadın hareketlerinin yapmış olduğu 8 Mart  etkinlikleri polis gözetiminde sıkı güvenlik önlemleri aldı.

Çoğu yerde kadın aktivistten çok polis vardı.

Yeni Çarşı girişinden başlayan yürüyüş Cumhuriyet Meydanında basın açıklamasının okunmasının ardından son buldu.

8 Mart yürüyüşü sonrası Kızılay Caddesi üzerinden yürüyerek evime ulaştım.

Yemek masasına oturmak üzereydim telefonum çaldı.

Aksesapağı’nda pompalı tüfekle iki kişinin vurulduğu haberini aldım.

Son zamanlarda insan öldürme vakaları hızla arttı.

Aklıma gelen ilk soru nereye gidiyoruz oldu.

Bu işin iki tarafı var.

İnsanlar ya devlete güvenmiyor veya toplum olarak cinnet geçiriyoruz.

Anlatılanlara göre öldürülen gençlerin biri Gebzespor tribün lideri olduğu öldüren kişi ise berberlik yapan kendi halinde bir esnaf.

Hangi gerekçeyle olursa olsun bir insanın diğer bir insanı öldürmesi kadar vahim durum olamaz.

Aynı akşam Mutlukent karakolunda AKP’li meclis üyesi ihtilaflı olduğu iş adamını karakolda dövmüş.

Anlatılanlara göre bu durum polisin gözetiminde olduğu yönünde.

Herkes kendi hukukunu uygulamaya kalkışırsa ortaya böyle vahim bir tablo çıkar.

Vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamakta sorumlu olan güvenlik görevlisinin gözetiminde bir insan dövülüyorsa durum vahim demektir.

Ne demek oluyor, siyasi gücü elinde bulunduran istediği adamı karakola çektirip dövecek mi?

Yaşanan olaydan sonra hiç birşey olmamış gibi hatırı sayılır kişiler devreye girdiği öne sürülüyor.

 “Aman duyulmasın, partimiz zarar görmesin”yönünde telkinler olduğu söyleniyor.