BİR ÇİFT LASTİK AYAKKABI
Sevgili Dostlar, toplum olarak “Bizi biz yapan değerleri” kaybettik. Dünü dünde bırakıp, bugünü yaşarken, yarını düşlerken dünden ders almadık.
Vefasızlığın, kadirbilmezliğin tüm renklerini sevdik, yolumuzu aydınlatacak ışıkları görmedik, göremedik.
İsmail Akçay adı bizlere neyi hatırlatır?
Kocaman bir hiç…..
İsmail Akçay 1960-70’li yılların dünya düzeyindeki önemli maraton koşucularından biriydi.
Spora meraklı olanlar, spor yapanlar İsmail Akçay gibi sporcu olmak isterlerdi. O, Atatürk’ün tanımadığı sporculardan biriydi.
İlkokulu köyümde bitirdim. İlçemizde bulunan ortaokula başladım. Köyümle ilçemizin arası sekiz kilometre.
Yollar çamur, yollar karanlık, yollar çakal sesleriyle kaplı.
Sabah ezanı sonrası evden çıkardım. Her yer karanlık. Koşmaya başlardım. Sekiz kilometre yolun sonunda okuluma geç kalmadan ulaşırdım. Akşamları, -okul sonrası- aynı mesafeyi koşarak eve dönerdim.
Bazı akşamları mezarlıktan korkardım. Korkularımı dualar okuyarak, ıslıklar çalarak, türküler söyleyerek, ağlayarak gidermeye çalışırdım.
Her 19 Mayıs’larda il düzeyinde yapılan maraton koşularında birinci olurdum. Çünkü; benim yaşımdaki hiçbir sporcu günde on altı kilometre koşmazdı. Doğuştan bugüne hala koşmaktayım. Bugün birincilikler kazanamasam bile, koşuyorum ya….. O yeter….
1965 yılında 19 Mayıs’ta il düzeyinde yapılan maraton koşusunda birinci olmuştum. Denizli Valisi ödülümü verirken İsmail Çankaya yerine yanlışlıkla İsmail Akçay demişti. Sevincimden günlerce uyuyamadım. Sevincim büyük bir sporcuya benzetilmekti ama, bunun yanında ayaklarım ayakkabı görmüştü. Burnu yırtılmış lastik ayakkabılarımı Denizli Stadyumu’na bıraktım.
Sevgili Gençler, eğer bir gün yolunuz Denizli Stadyumu’na düşerse, burnu yırtık bir çift lastik ayakkabı görürseniz, gözleriniz beni arasın….
Ben içinizde ve yanınızdayım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.