‘’Bir bardak su içsem şimdi yaralarımdan dökülür’’
Sol ve Onur Yayınları kurucularından İlhan Erdost, 7 Kasım 1980’de ağabeyi, Muzaffer Erdost’la birlikte gözaltına alındı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası, gözaltına alınan kardeşlerin ‘’suçu’’ İlkyaz Basımevi’nde çok sayıda yasak yayın bulundurmak olarak belirtilmişti. Oysa İlkyaz Basımevi’nde yasaklanmış tek bir yayın yoktu. İlhan Erdost, gözaltında gördüğü işkence sonrası gelişen beyin kanaması nedeniyle henüz otuz altı yaşındayken abisinin gözleri önünde hayatını kaybetti.
İlhan Erdost edebiyat çevreleri tarafından çok sevilen bir yayıncıydı ve ölümü büyük bir acı yaratıp, yokluğu çok sayıda şiire yansıdı. İkinci yeniden toplumcu gerçekçi akıma kadar onlarca şair onun ardından en güzel şiirlerini yazacak, onu ölümsüz kılacaktı.
Turgut Uyar’da onlardan biriydi. ‘’Gülün Kanından’’ adını verdiği şiirinde arkadaşına ‘’kendi mezarında kendi açan bir güldü ilhan’’ diye eslendi.
‘’güldalı, dikenli ama güllü / ince dirençli ve kahraman /yeni bir soydandı yepyeni / kendi mezarında kendi açan bir güldü ilhan / sabah da kırmızı akşam da kırmızı / hep kırmızı kalacak solmadan’’
Cemal Süreya ise ‘’İlhan’ın Anısına Türkü’’ adını verdiği şiirinde öfkesini imgeye katıp, acısını ‘’Bir bardak su içsem şimdi yaralarımdan dökülür’’ diyerek dile getirdi.
‘’Senli benli buğday çocuk / Nerden başlasam bilemiyorum / Taşıtlar seçenek değil artık / Ayrıca cesaretim de yok / Bir bardak su içsem şimdi / Yaralarımdan dökülür / Gün ki yıkımlar günüdür / Boştur ne söylesem şimdi’’
Ahmet Telli ise ‘’İlhan İçin Dörtlükler’’ adını verdiği şiirde geçmişi unutmamak ve unutturmamak için bedeli canla ödenen kitaplara değinir.
‘’Yine el basacaksın o kitaplara / Dostun, kardeşin, aydının el basacak / Birşeyi hiç unutmayacak üniversiteli genç / Bedeli canla ödenmiştir elindeki kitabın.’’
Ve eşi Gül Erdost, acısını ve babasız kalan iki küçük kızını bağrına basıp, duygularını 12 Aralık 1980 yılında kaleme aldığı ‘’Bilseydim’’ şiirinde şöyle dile getirir.
‘’Bilsem, / Sevgiyle bakan gözlerini söndüreceklerini / Bilsem kahpece pusuya düşüreceklerini / Bilsem sapasağlam yiğidimi / paramparça / soğuk taş üzerinde / son kez öptüreceklerini / Bilebilseydim kudurmuşçasına seni öldüreceklerini / Gitme! Derdim / Gitme, güzelliğini doyasıya seyredeyim / Gitme, dudaklarından dökülen türküleri / bir daha dinleyeyim / Gitme derdim, gitme yerine ben öleyim.’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.