BEYİN Mİ ? YÜREK Mİ?
Yıl 2000...
Sabah erkenden Maltepe'ye gitmem gerekti.
Maltepe üst geçidinden geçerken, şöyle bir etrafı seyredeyim dedim.
O zamanlar bugünün ucube betonları sözde modern binalar,siteler yoktu.
Baktığınızda toprak görebilirdiniz .
Severim toprağı, uçsuz bucaksızlığı seyretmeyi.
Serde şairlik olduğundan belki de.
İşte öylece durmuş bakarken, ta ileride bir koşuşturma dikkatimi çekti.
Birisi kaçıyor, iki kişi de onu kovalıyordu.
Hey! diye bağırdım istemsizce...
Ne oluyor orda?
Üst geçitte olan 3 erkek, ben seslenince durdu.
Elleri ceplerinde bakarken, olayı anlamaya çalışıyorlardı.
Aşağıdaki kovalama devam ediyordu.
Sesimi duymamışlardı.
Çok dikkatli bakınca, kaçanın bir kız çocuğu, kovalayanların da aynı yaşlarda iki erkek çocuğu olduğunu gördüm.
Kızcağız koşarak E5 karayoluna ulaşmaya çalışıyor ancak peşindekiler önünü keserek, kızın ulaşmasını engelliyorlardı.
Nasıl koşup, aşağıya indiğimi hatırlamıyorum.
Kıza , bana doğru koşmasını haykırdım.
Sesimi duyan iki çocuk olduğu yerde durdular.
Onlar durunca kızcağız yanıma geldi.
15-16 yaşlarında küçücük bir kız...
Aşağıdaki tütün fabrikasında çalışıyormuş.
Gece vardiyasından çıkmış evine giderken bunlarla karşılaşmış.
Kızı kovalamaya başlamışlar.
"Abla bırakma beni ne olur!" diyerek arkama saklandı.
O kadar kızdım, sinirlendim ki avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.
"Kimsiniz siz? Ne yapıyorsunuz? Dağ başı mı sandınız burayı? Polis gelecek şimdi, görürsünüz siz!"
Oysa polis çağırmaya fırsatım olmamıştı.
Polis kelimesini duyunca, süklüm püklüm yanıma yaklaştılar.
Iki çocuk. Üstleri başları dökülüyor.
Leş gibi tiner kokuyorlar.
Kafaları bi dünya.
Ayakta sallanıyorlar.
"Abla, bişey yapmıyoduk biz.Ne olur polis çağırma. "
Üst geçidin altında, naylondan bir barınak yapmışlar .Orada yaşıyorlarmış.
Birçok duyguyu aynı anda yaşadım.
Merhamet,öfke, çaresizlik, üzüntü ve bir insana yardım etmenin yarattığı sevinç...
Ağzıma geleni söyledim, çığlık çığlığa haykırdım.
Sonra polisi arayıp durumu anlattım ve gelip bunları burdan almalarını söyledim.
Kıza da bir daha buralardan asla yalnız geçmemesini söyleyerek minibüse bindirdim.
Üst geçittekiler hâlâ orada durmuşlar, seyrediyorlardı.
Yukarıya çıkıp bir posta da onlara bağırdım.
Nasıl bu kadar duyarsız,vicdansız olduklarını anlayamadığımı söyledim.
"Yapmamalıydınız " dedi bir tanesi.
Size zarar verebilirlerdi, ölebilirdiniz hatta.
Duygusal davrandınız ve bu canınıza mal olabilirdi.
Haklısınız dedim.
Ama ben duygularımı değil de mantığımı dinleyerek yardım etmeseydim ve o kıza bir zarar gelseydi, yaşayamazdım.
Vicdanım yok ederdi beni.
Bugün olsa yine aynı şekilde davranırım.
Kadir...
24 yaşında bir üniversite öğrencisi.
Parktan geçerken, bir erkek tarafından öldüresiye dövülen bir kadını kurtarıyor.
Adamın bıçağı, boğuşma esnasında adama saplanıyor ve adam ölüyor.
Kadir tutuklanıyor ve şimdi hapiste.
Kurtulan kadın " çocuk gelmeseydi,benim ölümümü konuşuyor olacaktınız " demiş ifadesinde.
Diğer yüzlerce şiddet mağduru kadın listesine eklenecekti adı.
Genç çocuğun serbest bırakılması taraftarıyım .
Kanunlar, topluma emsal olmasın diye ceza verilmesinin gerekliliğini belirtiyor .
Plânlı, kasti olsa idi Kadir'in yaptığı bu gereklilik doğru olurdu.
Ama Kadir'in tamamiyle insanî, vicdani bir refleksle yaptığı bu eylem, sonucu suç olmaktan çıkarıyor.
Ben de Kadir'in yerinde olsaydım, aynı şekilde hareket ederdim.
Yaşadığım olayda o tinerci çocuklar kıza saldırıyor olsalardı, araya girerdim.
Ya siz ?
Siz olsanız ne yapardınız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.