Avrupa’da Ne Yaptık?
Kulüplerimizin Avrupa mücadelelerini takip etmek artık milli bir görev haline geldi. UEFA sıralamasında ilk 10’u zorladığımız güzel günlerden sezon başı 20. sırada başladığımız bu günleri yaşamamız artık Avrupa’da oynayan kulüplerimizi daha ciddiyetle oynamaya zorladı. Malum, şampiyonumuz da artık “Şampiyonlar Ligi’ne girebilecek bir takım mı?” sorularına maruz kalır şekilde ön eleme oynayarak serüvene başlıyor. Ön elemeden geçip de gruplara kalan son takımımız ise 2008-09 sezonunda Fenerbahçe olmuştu. Yani gruplara ön elemeden geçip de katılmak bizim için bir rüya. İhtimallere bıraktığımızda genelde kaybettiğimiz için garanti yolu zorlamamız gerekiyor. Yapılan yatırımların getirisi bununla sınırlandırılmaması gerekse de en azından ilk 15’e girmemiz elzem bir durum ki şu an 18. sıradayız. Hâlâ ümidimiz var yani. Bu yolda da izlediğim kadarıyla bu haftaki Avrupa karnemizi değerlendireceğim. Başlayalım.
Öncelikle kazanan takımdan başlayalım isterim. Fenerbahçe, Güney Kıbrıs Rum Kesimi takımı AEK Larnaca ile karşılaştı ve maçı Kadıköy’de 2-0 kazandı. Bu maçın benim adıma en sevindirici yanı artık Fenerbahçe’nin kazanması gereken ve beklenen maçları kaçırmıyor olması. İlk bölümde bahsettiğim gerilemenin de en büyük sebebi de buydu. Östersunds FK, Vardar gibi rahat kazanmamız beklenen maçları kazanamamak bizi buralara getirdi. En azından Fenerbahçe özellikle Jorge Jesus’un gelmesi ile bu durumu aşmış gibi görünüyor. Maç genelinde Fenerbahçe bir büyük takımın yapması gerektiği gibi doğru bir ön alan presi uyguladı. Rakip savunmanın hata yapması hedeflendi ve rakibin seviyesi göz önüne alındığında bu baskıdan çıkması da beklenemezdi. Kalede verilen tek ciddi pozisyon ise Alioski’nin bireysel hatasıyla gerçekleşti. Fenerbahçe bu galibiyetle 3. maçlar sonunda 2 galibiyet 1 beraberlik alarak grubunda lider durumda. Hem de en zor deplasman olan Rennes maçını da atlattı. Fenerbahçe kalan maçlarda da benzer performansı gösterecektir ve gruptan çıkacaktır diye düşünüyorum.
Trabzonspor haftayı mağlubiyetle kapatan takımımız. Monaco deplasmanında erken görülen kırmızı kart da göz ardı edilmeksizin net bir mağlubiyet alındı. Trabzon’un grubu Fenerbahçe’ye göre daha zor bir grup olsa da en kötü ihtimalle Konferans Ligi’ne gidilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Özellikle Ferencvaros maçında yapılan hatanın bir şekilde telafisi yapılmalı ve o maç da Monaco maçı olmalı artık. Monaco zor bir rakip ama Trabzon evinde en azından yenilmemeli. 3 maçta yaşanan 2 kayıptan sonrası bu durumun devamı gelirse sıkıntılı bir durum bizi bekleyebilir. İstanbul Başakşehir Konferans Ligi’nde başarıyla devam eden takımımız derken Rigas Skola beraberliği beklemediğimiz bir sonuç oldu. Grubun en zor takımı Fiorentina’yı yenip, Hearts’ı sahadan silen Başakşehir’den Rigas galibiyeti de beklemiştik. Kazansalar ülke puanına katkı sağlayacaktı elbette ama sıkıntılı bir durum yok, Başakşehir 7 puanla grubun lideri konumunda ve bu grafiği devam ederse lider de çıkacaktır diye düşünüyorum. Yeter ki sonraki Rigas ve Hearts maçlarında hata yapılmasın.
Sivasspor enteresan bir şekilde evinde Kosova takımı Ballkani’ye 4-3 yenildi ve grupta herkesin aynı puana sahip olmasını sağladı. Enteresan diyorum çünkü Sivas evinde Slavia Prag’dan puan alıp Cluj deplasmanından galibiyet çıkardıktan sonra Ballkani’yi bir şekilde yenecektir düşüncesindeydik. Sivas’ın ligde de kötü gidişi devam ederken Avrupa’da rahat olmasını bekleyemeyiz ama Ballkani mağlubiyetinin rövanşı da alınmalı. Grupta herkes 4 puanda ve herkesin averajı 0. Her duruma açık bir süreç devam etse de maalesef Sivas’ın oyunu bana bir başarı vadetmiyor. Hedef UEFA Ülkeler Sıralaması’nda ilk 15’e girmek olduğu için olabildiğince fazla takımımız üst tura çıksın istiyoruz. Sivas da bu anlamda önemli bir noktada diyebiliriz.