Ülkemizde, ahlaksızlığın türleri saymakla bitmez. Cinsellikten, ekonomik gaspa, adalete ve özgürlüklere kadar uzayan bir ahlaksızlık sarmalı içinde devinip duruyoruz.
   İsterseniz, milyonlarca emekçiyi ve de emeklileri ilgilendiren ekonomik ahlaksızlıkla başlayalım...
   Bu başlıkta aklıma gelen ilk sorularla yol alalım derim.
Nasıl bir ahlaksızlıktır ki, 2019 yılına ait enflasyonu utanmadan ve de ıkılmadan yüzde11.84 olarak açıklıyorlar ?
   Yaşanan ekonomik kriz ve sonrasında temel ihtiyaç maddelerine gelen zamlar ortadayken ve sokağın enflasyonu yüzde 40-50 civarındayken rakamı bu düzeye nasıl çekebiliyorlar ?
   Bu çakma rakamları baz alıp emekçi ve emeklilere yapılan maaş zamlarından nasıl oluyor da hiç utanmıyorlar ?
   Hazine'nin adeta sıyrılmasını, kaynakların hanedana ve yandaşlarına peşkeş çekilmesine, arazi rantı ve talanına bile değinmedim hala.
   Adaletle devam edelim...
   Toplumun hemen her kesimi adalet talebini her fırsatta yeniliyor.
Örneklemeyi, çok bilinen iki adaletsizlik uygulamalarıyla örnekleyelim.
   Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan, Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı, Osman Kavala, Ahmet Altan ve Gezi Davası’nın tek tutuklusu iş insanı Osman Kavala, Edirne ve Silivri cezaevlerinde adaletin kendileri için de tecelli etmesini bekliyor.
   Bir diğeri, Çorlu'daki tren kazası... Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı'ya gitmek üzere hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu yolcu treni, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ'ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkarak devrilince 7'si çocuk, 25 kişi yaşamını yitirmiş, 328 kişi de yaralanmıştı.
   Kazayı aydınlatacak raporu hazırlaması için atanan bilirkişi heyetindeki isimlerin aynı zamanda TCDD'ye danışmanlık yaptığı ve bu hizmetleri içinde 1 milyon TL'nin üzerinde ücret aldıkları ortaya çıktı.
   Kendileri, "biz bu raporu hazırlarken objektif olamayız" diyerek görevden aflarını talep etmediği için tarihin en büyük ahlaksızlıklarından birini sergiliyor.
   Peki, yargının, bu heyetin hazırlayacağı rapora dayanarak adil karar vermesi olası mı ?
   Cinsellik konusundaki ahlaksızlıklar da artık gizlenemez hale geldi.
   En son örnekleme, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, 9 yaşındaki kız çocuğunu 'kadın' olarak tanımlayıp 'nikahlanabilir' ve 'gebe kalabilir' vizesi vermesidir.
   Diyanet skandal vizeyi bir adım öteye taşıyarak 'kadın' olarak tanımladığı 9 yaşındaki kız çocuklarının, velilerinin yanlarında olmadan da nikahlanabilmelerinin mümkün olduğunu belirtirken, velilerin bulunmasını da sadece 'mendup' (yapılması daha iyi olan) olarak tanımladı.
   Siz söyleyin, bu nasıl bir ahlaksızlıktır ?
   Ve özgürlükleede geldiğimiz nokta...
   Anayasa'da "Basın hürdür, sansür edilemez" der ya, nedense pek inandırıcı değil. İşte, bu alandaki özgürlüklerin bilinçli biçimde geriletildigi durumlar, bizlerin çalışma yaşamında yeni ahlaksızlıkların habercisidir. Bu durumu, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi'nin raporu da net olarak ortaya koyuyor.
   AKP'ye dönük her türlü eleştirel yayını hainlikle, devlet veya islam düşmanlığıyla yaftalayan besleme zihniyet, kendi medyasında gazeteleri ve gazetecileri açık açık tehdit edip hedef gösteriyor.
   Bu nasıl bir ahlaksızlıktır ki, hukuk bile engelleyemiyor.
   Bu ülke ve emeğiyle geçinenler, sözünü ettigim ahlaksızlıklarla baş etmeyi beceremedikçe, topluma karabasan gibi çöken gericilikle mücadeleyi kazanmak zor görünüyor.