Bir  kadın öğretmen...

Özel bir okulda çalışıyor.

Beylikbağı'na yerleşmiş evlenince.

Yaz tatilinde , kazanç sağlamak için evlerinin orada bir marketle anlaşıp, çiğ köfte standı kuruyor.

Emeğiyle hayatını idame ettiriyor.

Bir akşam 60 yaşlarında, ayakta duramayacak kadar sarhoş bir adam geliyor müşteri olarak.

Öğretmene göz kırpıp ,taciz ediyor.

Kadıncağız adamı tersleyince , kalkıp gidiyor.

Epey ortalıkta görünmüyor.

Bir süre sonra tekrar geliyor bu sefer 40 yaşlarında olan  oğlu da  yanında .

Bir masaya oturup çiğ köfte istiyorlar.

Yiyorlar ama kalkmıyorlar.

Yeni müşteri gelince , kalkmalarını düzgün bir üslupla rica ediyor öğretmen hanım.

Kalkmıyorlar...

Aynı üslupla yineleyince ,ikisi birden ayağa kalkıp bağırmaya başlıyorlar.

Hiç bir şey yapmamış gibi.

Ağır hakaretler, küfürler ediyorlar.

Bu arada bulunduğu market sahibi de bu olaylar esnasında yanında ancak asla dahil olmuyor.

Olmayı bırakın kadıncağızı korumuyor da.

Mecburen polisi arıyor ve karakola gidiyorlar.

Ne oluyor dersiniz?

Hiç bir şey...

Market sahibi şahitlik yapmıyor.

Görevli polisler delil olmadığı için bu eşkiyaları serbest bırakıyor.

Nasıl delil ?

Efendim, olay anında kameraya çekilmesi gerekiyormuş!

Suç olması için , elle temasta bulunmalıymış!

Şaka mı yapıyorsunuz ? 

Diyerek isyan etmiş öğretmen hanım.

Bu ülkede kadın olmak lanet mi ?

Üstelik bunu söyleyen bir kadın polisti diyor.

Siz de bir kadınsınız , nasıl bunu söylersiniz?

Cevap ; yasalar böyle...

Market sahibine de dönüp; " senin de kızın var, hakkım helal değil, korkmuyor musun ? " demiş...

"Bu ülkede yasa, adalet yok, çok korkuyorum herkesten" diyerek geldi.

Katillerin, tecavüzcülerin iyi halden serbest bırakıldığı bir ülkede yaşıyoruz.

Korkmuyor öğretmenim.

Devlet bizi korumayacaksa ne yapacağız?

Diye sordu.

Cevap belli .

Kendini koru...

Nasıl korursan koru , o senin insiyatifin...

Maalesef, biz böyle bir  ülkede yaşıyoruz.

Sevgili  Duygu Asena yıllar önce yazmıştı.

Bugünleri görseydi ne derdi bilmiyorum ama iyi ki gitmişsin Duygu Asena.

Kadının adı yoktu ya.

Hâlâ yok...

İstanbul Sözleşmesi kaldırılsın diyen tanımsız varlıklar; size her şey müstehak ama umarım kadınlarınız, kızlarınız, analarınıza değilde size dokunsun bu iblisin tohumları...

İnadına u-mutla efendim.

Susmayarak...