15-16 Haziran ve Gebze Kent Tarihi
Gebze, kent olma sancısı çeken kasaba kültürü özelliklerine sahip, kapitalizmin kıskacında kayıtlı ve kayıtlı olmayan iş gücü potansiyellerine sahip, dinamik ruhlu, patlamaya hazır ama kurtarılmayı bekleyen bir “kentleşme” askında kalmış coğrafi olarak da Roma imparatorluk ve öncesi tarihinden bu yana geçiş noktası olarak varlığını sürdüren bağlantı yeridir. Kentleşme ilk önce tarihsel sürdürülebilirlik ile başlar. 15-16 Haziran bu tarihsel sürdürülebilirliğin belki de en önemli unsurunu oluşturuyor Gebze için.
15-16 Haziran Büyük İşçi Yürüyüşü’nün işçi sınıfı ve toplumsal mücadeleler öneminin yanında bir de kent tarihi önemi vardır. 15-16 Haziran eylemleri sonrasında sıkı yönetim ilan edilen İstanbul, Kocaeli ve ilçe olarak Gebze’nin kararda adı geçmesi yabana atılacak cinsten değildir. Bu vesileyle Gebze’nin toplumsal duyarlılık tarihinde 15-16 Haziran gibi bir eyleme bir nevi ev sahipliği yapan birkaç merkezden biri olması, halkın toplumsal sorunlara karşı gösterdiği yüksek hassasiyet bugün Gebze ve Gebze halkı için nerede durmaktadır ve nereye evrilmiştir ? Bu sorunun cevabını somut olarak verebilen analiz edebilen siyaset Gebze’yi kurtaracağı gibi Türkiye’nin de bir çok sorununun çözümüne kaynaklık edecektir.
15-16 Haziranı yaratan koşullarla Bugünkü Türkiye’nin koşulları elbette bir değildir. Fakat yaşadığımız sıkıntıların derinliği düne göre bugün çok daha fazladır ve karmaşık gözükmekte, gösterilmeye çalışılmaktadır. Türkiye siyasi ve ekonomik olarak büyük bir bunalım yaşamaktadır. Pandemi ve sonrasında gelen ekonomik kriz dalgaları bir yönetilmeme sorunu değil, aksine yönetenlerin küçük bir azınlık uğruna bütün halkı fakirleştirmelerinin yarattığı sorunlardır.
Gebze Kent Politikaları Üretim ve Geliştirme Derneği’nin yaptığı etkinlik her şeyden önce bir Kent Tarihi etkinliğidir ve özü itibariyle de politik bir etkinliktir. Çünkü Kent yaşamı politik bir yaşamdır. Toplum içinde birey olabilmeyi sağlayabildiğimiz ölçüde şehirlerimizi büyütebilir, ekonomik ve kültürel kalkınmayı sağlayabiliriz. Fakat bu için en önemli unsur, ortaklaşılan politikalarla kente dair ortak değerlerin korunması ve yaşatılmasıdır. Kent tarihi sadece mimariden ibaret değildir. 15-16 Haziran Gebze için bir siyasal mimarlık işlevi görmüştür. Gebze’li işçiler de 15-16 haziran’ı örgütlemek konusunda siyasal mimarlığını yapmıştır. Bugün Türkiye’de işçi sınıfının kazanımları ve en önemlisi işçilerin ve işçi olarak bugün çalışan (beyaz- mavi) insanların haysiyetleri bir ölçüde yasayla da koruma altındaysa sebeplerinden biri 15-16 Haziran’nın siyasal politik mimarlığının yaratıcılarıdır. Dün yaşanılanlara sessiz kalmayan 15-16 Haziran’a katılan işçiler, öğrenciler, gençler, anti emperyalizm için yürüyenler, grev yapan polisler, öğretmenler ve köylülerin birliği sayesinde kazanımlar elde edilmiştir. “Hep birlikte güçlüyüz” sloganı altındaki vurgu bugün de güncel olan; kitlelerin rızası dışında iktidarın gücüyle haklara, yaşam tarzına biçim verme girişimine karşı sokakta “Biz Varız” itirazının yükseltilmesiydi. Bu itiraz bugün toplum içinde düne göre çok daha fazladır ve hayati önem taşımaktadır. Bu itirazlar dün olduğu gibi bugün de büyük dönüşümlere gebedir. Kentleşme sancısı yaşayan Gebze’nin gerçek bir kent olabilmesi için büyük bir dönüşüme ve toplumsal – politik itiraza ihtiyacı vardır.
Bugün Gebze’nin de bir çok sorunu vardır. Fakat bu sorunlara eğilmeyi göze alan,
Tevfik Fikret’in dediği gibi “Hak bildiğin yolda yalnız da olsan yürüyeceksin” dediği gibi hareket eden maalesef az insan vardır. Bu da kentimsi bir yerde yaşadığımızın en büyük kanıtıdır…