YÜKSEL PEKDEMİR'İN ARDINDAN
Ah Yüksel Pekdemir hocam ah, kıymetli arkadaşım. Bugün seni toprağa verdik!
Hiç beklenmedik bir şey, şok gibi! Durup durduk yerde gittin...
Seni iki kelamla anmak kendimi kandırmak olsa da şu gökkubeye selam niyetine...
Saygın bir öğretmendin ve işini seviyordun. Öğrencilerin de seni seviyordu. Seni kaybetmekle Gebze iyi bir eğitim kurmayını yitirmiş oldu.
Şiir seven ve şair dostuydun. Seni Gebze Şiir Meclisi'nde tanımış olmam o nedenleydi. Bir gün bana hoş bir sürpriz yaptın; İki Gözüm şiirimi etkinlikte okudun. Ama gerçekten okudun, duyarak, kendin gibi. Sonra bir başka sürprizle yine beni onurlandırdın, gazetedeki köşende beni, şairliğimi ve sende özel bir yeri olduğu için İki Gözüm şiirimi konu ettin.
Güzel dost, Çayırova'daki ve Darıca'daki katıldığım kitap fuarlarında da ihmal etmedin beni. Geldin, sevindirdin, onurlandırdın beni. Kitaplarımı aldın. Onları sana imzalamak ve oturup şiir üzerine, ülkemiz üzerine, ülkümüz üzerine bir kaç kelam sohbet etmek hatıra dağarcığımda en nadide yerini almıştı.
Ülkü dedim tabi, biz seninle ülküdaştık çünkü. Parti pırtıya bulaşmadan Türk İslam Mefkûresi gönül bağlarımızdan bir diğeriydi.
Sen ne hoş bir adamdın Yüksel Hocam; güler yüzlü, munis sözlü adam. Bendeki Giresunlu imajının olumlu olmasının belki de tek nedeni sensin. Çünkü en yakından tanıdığım Giresunlu sendin.
Bugün cami sevenlerinle doluydu, Gebze Kabristanı da öyle. İyi bir adamdın ki iyilikle yolculandın.
Rabbim sana rahmet etsin, eşine evlatlarına yakınlarına ve biz dostlarına sabırlar versin. Makamın cennet olsun.
Seni hiç unutmayacağım hocam, varsa hakkım helal hoş olsun...