UMUT
En güzel duygu umuttur.
En kötü duygu umutsuzluk.
Umudunu kaybetmiş bir toplum kendi kişisel çekirdeğine döner.
Kendi çemberi içerisinde çare arar ki bu çaresizliktir.
Toplumsal umut ve kurtuluş beklentisi büyük hazdır.
Geçmişte toplumumuzda her dönem yanlış veya doğru, umutlanma ve beklenti vardı.
Bir canlılık, heyecan görmek mümkündü, yanlış içinde ki bu heyecana anlam verememekle hayretle izlerdik.
Fakat şimdi rotasını kaybetmiş kaptansız bir geminin, fırtınada dalgalar arasında bir sağa bir sola savrulması sonucu dinen, dalgalarla sönümlenen, durgunlaşan başı dönmüş susmuş insanlar gibiler.
En çok inancını kaybedenler sürekli iktidara destek verenler görünüyor. Önümüzdeki dört yıl bırakın gelişmeyi, durgunluğu olumsuzlukla geçecek ekonomik çözümsüzlüklere inanmaktalar. Malum bu düşünceye onları sevk eden içinde yaşadığımız pahalılık sürekli zam, durmadan hız azaltmadan tırmanan fiyatlardır. Satışı devam eden yeni kurumlardır. Sata sata satacak bir şey kalmadı.
ÜRETMİYORSAN TÜKETİR TÜKENİRSİN.
Geldiğimiz noktada ki tarif burası.
Üretmiyorsan tüketir tükenirsin.
Neden ne bulursak satıyoruz? Satmak kazançsa, niçin bireysel mal ve mülkünüzü satmıyorsunuz?
Seçim arifesindeyiz.
Toplumda heyecan denen bir şey gözleyemedim. Girdiğim hiç bir toplulukta tek siyaset konuşana rastlamadım.
Hafta sonu İstanbul da kültürel tanıtım günlerine kitaplarımı tanıtmak için katılımcıydım.
Seçim çalışması yapan oyu az partilerden biri, adaylarının bizleri ziyaret edeceği konusunda önceden bilgilendirme nezaketinde uğradılar. Daha sonra İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı ve Esenyurt belediye başkan adayı masalara uğradılar.
Nezaketen karşıladık, kimsenin gözünde heyecan yoktu. Vazife gibiydi. Uğramakta, karşılamakta.
Seçim heyecanı sıfır derecededir.
Şükür, toplum olarak nezaketimizi koruyoruz
Umudunuzu kaybetmeyin.
Umudunuzu koruyun.
Umutla kalın.