İnsanı geliştiren değiştiren insanlaştıran, duyarlı hale getiren, ağlatan- güldüren, vicdan sahibi yapan, merhamet veren duygular vardır.

Bu duyguları gelişmiş ve sayıları çok olan insanların yaşadığı ülkelerde eğitim, bilim, sanat ve edebiyat en yüksek aşamadadır.

Böyle ülkelerde insana ve emeğe kadınlara sonsuz saygı vardır. Böyle ülkelerde barış, kardeşlik, birlik, beraberlik olur, bereket olur.

Zenginlik olur, böyle ülkelerde en küçük hatalarında en baştaki siyasetçiler hemen görevlerinden istifa ederler ve bu tür davranışlar halka saygının ifadesidir.

Ordu, devlet ve hükümet halka hükmedemez ve halkın istediği her şey olur. Mesela açlık bu duyguların en önemlisidir.

Türkiye’de her yıl binlerce insan açlıktan ölmektedir.

Her kışın belediyeler göstermelik olarak binlerce aç insanı toplar, bir iki gün bir yerlerde göstermelik olarak barındırırlar, sonra sokağa salarlar.

İşinden atılan, köyünü terk etmek zorunda kalan erkekler tarafından aşağılanan, dövülen kadınlar aç insanlardır.

Maalesef ki, Türkiye’de büyük bir açlık duygusu yaşanmaktadır.

Sosyalleşme 30 yıldır devam eden Kürt ve Türk çatışmasının altında yatan ana neden Türkiye halkının sosyalleşememesidir.

Birlikte yaşama birbirimizi olduğumuz gibi kabul etme duygusu gelişmemiştir.

Toplumsallaşma bilinci olan toplumlarda dil, din ve etnik farklılık sorunu asla yaşanmaz ve bu gibi sorunların sözü bile edilmez.

Aslında bütün bu sorunların bilinç altında sermaye ve emek çatışması vardır.

Emek özgürlüğe kavuştuğu zaman bütün bu sorunlarda ortadan kalkacaktır. Bu duyguların birisi de en önemlisi de cinsellik duygusudur.

Bu konu açılınca toplum olarak utanır geri çekiliriz ama bilinç altından da büyük bir cinsellik yoksunluğu gösteririz.

Hiçbir davranışımız sevişme davranışımız kadar karmaşık, sinsi ve kapsamlı değildir.

Toplumdaki genel sinirliliğin nedenlerinden biri de cinselliğin doğal yaşamamasından kaynaklanmaktadır.

Türkiye ilginç bir ülkedir. Şimdilerde çok tehlikeli bir yöne koşar adım gitmektedir. Bir kazanın içinde 100 derecede kaynayan bir su gibi yöneticiler habire kazanın altına odun atmaktalar.

Halkın önümüzdeki yapılacak yerel seçimlerde bu tahlikeli gidişe son vereceğini umud ediyorum.

Ben dünyanın hiçbir yerinde bizim yöneticiler kadar eleştiriye tahammül  edemeyen yöneticiler yoktur sanırım.

Mübarekler ülkenin sorunlarını çözmek yerine ülkenin sırtına çözümü imkansız sorunlar yüklemektediler.