STOCKHOLM SENDROMU
Bu sendroma adını veren olay 1973 yılında stockholm'deki başarısız bir soygun girişimi sonucu ortaya cıkmıştır.
Kreditbanken isimli bir bankayı soymaya kalkan soyguncular kuşatılınca bankada bulunan 4 kişiyi rehin almışlar ve altı gün boyunca direnmişlerdir.
Altı günü sonunda polis operasyonu sırasında rehineler kurtarılmaya aktif olarak direnmişlerdir.Daha sonra ise soyguncular aleyhine tanıklık etmeye de yanaşmamışlardır hatta para toplayıp savunmalarına yardımcı olmuşlardır.
Bu olaydan sonra psikolojide benzer soygun olaylarındaki yakınlaşmaları tanımlamak için kulanılan bir deyim haline gelmiştir.
Bugün bizim toplumca yaşadığımız olay budur.Özellikle, tarih sayfalarına 17 Aralık soruşturması veya 2013 Türkiye Rüşvet Skandalı olarak geçen, Eylül 2012 ve Şubat 2013'teki bir dizi ihbarla başlayıp, 17 Aralık 2013 günü Cumhuriyet Savcısı Celal Kara'nın gözaltı talimatları ve ilgili mahkemelerin arama kararlarının yerine getirilmesi ile kamuoyunun duyduğu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ve Mali Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gerçekleştirilen, aralarında iş adamları bürokratlar, banka müdürü, çeşitli düzeyde kamu görevlileri ve 61. Türkiye Hükûmeti kabine üyesi 4 bakan ile 3 bakan çocuğununolduğu kişiler hakkında "rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık" suçlarını işledikleri iddiasıyla yürütülen soruşturmadır. İçişleri Bakanlığı'nca, savcılığın gözaltı ve mahkemenin arama kararlarını yerine getiren adli kolluk amir ve memurlarının ciddi bir kısmının görev yerleri değiştirildi veya görevden alındı. 29 Ocak 2014'te soruşturma savcısı Celal Kara, 11 Şubat 2014 tarihli HSYK kararnamesi ile de soruşturma iznini veren İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz'ün aralarında bulunduğu 166 hakim ve savcının görev yeri değiştirildi.
Milyar dolar rüşvetlerin, 700 bin dolarcık saatçiklerin,kara paralarını aklamak için kurdukları
düzeneklerin rezilce ortaya dökülmesini an an seyrettik.
Ardından 30 Mart yerel seçimler yapıldı ve Akp yüzde 45,53 ile birinci parti olarak seçimden galip çıktı.Bu sonuçlarla AK Parti'nin zaferi resmen ilan edildi..
Bugün ise meclisteki rezaleti, beyaz dizi izler gibi seyrediyoruz.Seçimden önce,süt dökmüş
kedi gibi mırıldanan, yolsuzluk ve rüşvetin baş aktörü bakanlar, aslan kesilmiş kükreyip duruyorlar.Kendilerine 'iftiralar' atanlara,beddua ederek...
Bunca yoğunluğun arasında, hizmeti de elden bırakmıyorlar!
Sağlık hizmetleri vatandaş lehine(!) yeniden yapılandırılıyor...Bundan böyle başarıyla
sonuçlanmayan tedavilerin faturası vatandaşa kesilecek.Özel hastanelerden faydalanmak
kalkacak.Parası olan yaşayacak,olmayan...
Kadın şiddeti artık yazılamayacak boyutlara ulaştı...
Çocuk tacizleri,cinayetler inanılmaz bir artışta...
Ama en önemli konu,Çağlayan'ın saati..
Tartışma yaratan saatle ilgili basit bir hesap...
Asgari ücretli çalışana net 846 lira ödendiği hesap edilirse, Çağlayan'ın vergi için ödediği rakam 149 ASGARİ ÜCRET...
Ancak şu bir gerçek ki;
Yüzde 45 oy aldılar, halk onay verdi 700 bin liralık saate de...
Eee o halde bize tek bir şey düşüyor.
Aramızda para toplayıp, bu mağdurlara yardım etmeye ne dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.