Seçim sonucuna çok mu üzüldüm?
Seçimden sonra en çok duyduğum soru şu oluyor:
- Çok mu üzüldün?
7 Haziran seçimlerinden sonra da, ‘Çok mu sevindin?’ diye soruyorlardı.
Bu soruya yanıt vermeden önce üzüntüleri ve sevinçleri önce bir sınıflamak gerekiyor. Sevinçler ve üzüntüler iki türlüdür.
Bireysel ve toplumsal.
Bireysel sevinç ve üzüntüler menfaate dayalıdır.
Siyasetten beslenen ve siyaseti geçim kaynağı haline getirenler, tuttukları parti kazandığında sevinirler, kaybettiğinde de üzülürler.
Benim siyasetteki sonuçlara üzüntü ya da sevinçle yaklaşmam bugüne kadar hep toplumsal anlamda oldu.
Bireysel sevinç ya da üzüntü hiç yaşamadım.
Çünkü siyaseti bir geçim kaynağı haline getirmedim.
Siyasetten beslenmedim.
CHP’li olduğum için, sanki CHP kazansa çeşmenin başına biz geçecekmişiz gibi algı yaratıyorlar ya, boşuna korkuyorlar!
Bugüne kadar ne biz tenezzül ettik, ne de onlar akıl edebildi!
Herkes biliyor ki, CHP’li milletvekilleri ve yöneticileri CHP’lilerden çok, Ak Partili gazete ve gazetecilere destek veriyor.
Bunu bir şikayet olarak algılamayın, öyle bir beklentimiz olmadı, olmaz da…
İsa Turhan ile birlikte bu işi yürütürken, ne 7 Haziran, ne de 1 Kasım seçimlerinde hiçbir siyasi partiden, hiçbir milletvekilinden, milletvekili adayından, ilçe başkanından, il ve ilçe yöneticisinden ve meclis üyesinden 1 liralık bile reklam almadık.
Yani demem o ki, bireysel olarak ha Ak Parti, ha CHP… Bizi ilgilendiren bir tarafı yok.
Bu nedenledir ki benim üzüntüm toplumsaldır.
CHP’ye oy veriyorsam, Türkiye’nin daha adaletli, daha demokratik, daha barışçıl ve eşit paylaşımlı bir ülke olacağına inandığım içindir.
Hukukun ve adaletin üstünlüğüne, din unsurunun Allah ile kul arasında kalması gerektiğine, yoksulluk ve yolsuzlukların, çevre ve doğa katliamlarının, terörün, cehaletin, iş cinayetlerinin bir kader olmadığına inandığım içindir.
Ben bunları memleketim için isterken ve olmadığı için derin üzüntülerle boğuşurken, kişisel menfaatleri için siyasetten beslenenlerin, haksız ve haram mal yiyenlerin, başkalarının ağzının içine bakıp, inanmadığı cümleleri kurmaktan kaçınmayan, dili kahverengiye dönenlerin seçimden sonra çılgınca sevinmesini de normal karşılıyorum!