Hadi şimdi elin tutar vicdanın el verir yüreğin dayanırsa yaz. Kolay mı insanların ölümü! Gözyaşı, hastalıklar, acılar ve hüzünlerin üzerine yazı yazmak. Burası Türkiye, Türkiye’de en çok yazı, roman, öykü ve hikâye ölümlerin üzerine yazılır. Türkiye’de bir değil birkaç Türkiye vardır. Mesela birinde 30 senedir yaşanan bir kardeş kavgası var, bir ötekinde açlık, garibanlık, cahillik, ölüm ve gözyaşı var. Hemen onun yanı başındaki Türkiye’de o küçük bir azınlığın yaşadığı intiharlar. Zengin köşklerin, sarayların ve gökdelenlerin yaşadığı bir Türkiye var. Benim bu güzelim ülkemin her yanı kan çıbanı gibidir. Çünkü bütün bu ülkeyi bu hale getiren insanı ve emeğini hiçe sayan, ağaların, beylerin, şeyhlerin ve aşiret reislerinin hükmünün geçtiği bir siyasi sistem hüküm sürmektedir.

Sorun şudur ki madenci emekçilerin gurup gurup öldüğü birde madencilerin ölümüne hazır bir Türkiye vardır. Ünlü Fransız yazar ve felsefeci Albert Camus bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın diyor. İşte örnek. İşte size Türkiye ve işte size Soma’nın öyküsü. Soma kömür madenleri cehenneminde 300’ün üzerinde ekmek parası ve geçim sıkıntısı dışında hiçbir amaçları olmayan yoksul, gariban insanlarımız öldürüldü. Öldürüldü diyorum çünkü bu bir kaza değil bu bir cinayettir. Peygamberimiz Hz. Muhammet nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz demiş, ben bu sözü çok fazla açmayacağım. Müslümanların açmalarını ve düşünmelerini istiyorum.

Ne garip bir ülkedir dünyanın en büyük çelişkileri bunda yaşanır. İşsizlik, açlık, cahillik, kadın erkek eşitsizliği, kadınların öldürüldüğü bir ülke burası. Şimdi ben soruyorum bu cehennem kuyularına, bu işkence tezgâhlarına hangi ana eşini, damadını ve çocuğunu çalışsın diye gönderir. Hem de insanlık dışı bir ücret karşılığında çalışmak için. Türkiye’de maden ocaklarında çalışmak ölümün kucağına atlamak ve ateşten gömlek giymek gibidir. Ama bütün bunlar idare sistemimiz, kapitalist sistemin umurunda bile değil. Soma’da olduğu gibi. Soma Türkiye’nin dünya insanlığının önünde bir utancıdır. 10.000’lerce insan soğuk hava depolarına dolduruldu. Tabut hazırlayıcılar ve mezar kazıcılar işbaşında. Kömürün yüzü hiç bu kadar kara olmamıştı. Kömürün yüzünü bugün başımızda bulunan sözde halkı idare eden bu sistem kararttı. Bilmiyorum ama Türkiye’nin her yanından, Ardahan’dan, Ağrı’dan, İzmir’den insan vardı orada. Türkiye onlar için ağlıyor. 3 gün yas ilan edildi. 3 gün yas ilan edildi kapitalistlerin, taşeronların ve özelleştirmecilerin yüzünden.