“Neyin var?” diye sormadan sandalyeye tekmeyi bastı!
Cumhuriyet Polis Merkezi’ne eski kiracılarının darp etmesi sonrası şikayetçi olarak giden bedensel engelli Yaşar Ercan Kızılgün amirin tutumundan da şikâyetçi oldu: “Neyin var diye sormadan sandalyeyi tekmeledi. İtiş kakış oldu. Protezlerim kırılabilirdi"
İddiaya göre;
Gebze, Hacı Halil Mahallesi, 1224 Sokak’taki Nurten Kızılgün İş Merkezi’ndeki yerinde, eski kiracısı ve arkadaşlarının darp ettiği bedensel engelli Yaşar Ercan Kızılgün, polisten de şikayetçi oldu. Darıca, Bağlarbaşı Mahallesi’ndeki evinde gazetemize konuşan Kızılgün özetle, “Polis merkezinde saatlerce bekletildim. Halimi gören biri ‘gidebilirsin’ dedi. Öbürü kimliğimi vermeyip bekletti. Ayaklarımı uzattığım sandalyeyi tekmeleyen amir, ‘Dingonun ahırı mı burası?’ dedi. Ben de, ‘Sen bir kere sordun mu, hasta mısın neyin var’ diye yanıt verdim. İtiş kakış oldu. Protezlerim kırılabilir” dedi. Polis merkezinden çıktıktan sonra, merkez önündeki tartışmayı da kayda alan, savcılığa suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Kızılgün polis merkezine gitmeden önce uğradığı saldırıyı şöyle anlattı:
BANA HABER VERMEDEN…
“İşyerimde, kaynak ustalarının olduğu esnada bir anda yan dükkâna bakasım geldi. İşyerini daha önce boşaltan kiracıları gördüm. 6-7 kişilerdi. Onlarla aramızda kargaşa oldu. Konuyla ilgili 155 Polis ihbar telefonunu aradım. Karakola gitmeden önce hastaneye götürdüler.
Eski kiracılarım izinsiz, bana haber vermeden malını alıyordu. 01 Aralık günü anahtarı teslim etmelerine, kontratı bitmiş olmasına rağmen 09 Aralık akşamı 20.00 sularında bunları içeride gördüm. Oradaki eşyaları almak için girdiklerini söylediler. Ama anahtarı teslim etmişlerdi, kopyasını vermemişler demek ki.
Ben mal sahibinin oğluyum. Hemen yan tarafta kaynak yapıyordum. Tanıyorlar da beni. Gelip selam verse, öyle girse hiç sıkıntı olmayacak. Ben onları öyle kalabalık görünce hırsız sandım ilk önce.
Arbede çıktı. Gitmelerinden sonra 155’i aradım. Fatih Devlet Hastanesi acil servisine gittik.
Kargaşa, itişme kakışma oldu. Orada bir şekilde elim kesilmiş. İki dikiş var şu an. Baya keskin bir kesi var. Herhalde bir bıçak vardı. Karanlıktı, görmedim.
Ben hamle yaptım. Herhalde suratıma bir şey vuruldu. Telefon falan kan içindeydi.
Sonra Cumhuriyet Polis Merkezi’ne gittik. Beni, karşı taraf gelecek diye beklettiler.
Ben de yüzde 64 bedensel engelliyim. Sağ elimde hissiyat yok, medyan ve radial sinirlerim kesik olduğundan dolayı farkına varmadım,. İki kalçam protez. Omuriliğimde ikiden fazla kırık var, biri yüzde 25’ten fazla çökme durumunda.
Yeşil ve kırmızı reçeteli; Lyrica, Paxera gibi ilaçlar kullanıyorum. O şekilde ancak ayakta durabiliyorum.”
MADEM BIRAKMIYORSUNUZ SANDALYE ÇEKEYİM
Cumhuriyet Polis Merkezi’nde çok uzun süre bekletildiğini belirten Kızılgün iddialarını şöyle sürdürdü: “Dışarıdaki arkadaş, ‘Madem bekleyemiyorsun, git’ dedi. Ben de, ‘Dükkânım şurada. Azıcık uzanayım, sonra gelirim’ dedim. Zaten ben şikayetçiyim. Dışarıdaki çocuklar, ‘Tamam abi, al kimliğini git’ dedi. İçeri girdim, kimliğimi vermediler. İçerideki birisi, ‘Otur şuraya hiçbir yere gitme’ dedi. Sonra ben içeride kimliği vermeyen çocuklara, ‘Beni bırakmıyorsunuz. Ben engelliyim. Zaten engelli kimliğim sizlerde, biliyorsunuz. Madem öyle, bir sandalye çekeyim. Ayağımı uzatayım’ dedim. ‘Tamam’ dediler.
Ayakkabılarımı usulünce çıkarttım, kenara koydum. Zaten bunların hepsi polis karakolunun kamerasında kayıtlı, mevcuttur. Efendice çektim. Zaten çoraplarımda yeni nesil gençlerin giydiği renkli çoraplardan. Saygısızlık gösterecek bir çorap değil, ‘ağır abilik’ten değil yani. Protezimden dolayı. Ayaklarımı uzattım efendice. Sorgu odasından biri çıktı. Tekmeyi bir vurdu ayağımın altındaki sandalyeye, ilk ayağım düştü. Sonra ben yere düştüm.
Emniyet amiriymiş. ‘Sen nasıl oturuyorsun burada. Dingonun ahırı mı?’ dedi. Ben de, ‘Sen bir kere sordun mu, hasta mısın neyin var’ diye yanıt verdim. Bağrışma, kargaşa, vesaire oldu. Gece 02.30 – 03.00’e kadar beni orada oyaladılar mahsus. Nezarete atamayacaklar. Suç işlememişim, bir şey yapmamışım. Bir şekilde oradan bir hınç almaya çalıştılar. ‘Atacaksanız nezarete atın. En azından uzanırım’ dedim bende. Hiçbir şey yapmadılar. Biri ‘çık’ diyor. Tam çıkacağım. Biri ‘gir’ diyor. Beni baya bir oyaladılar. Saat 24.00 sularında, benim ilk mevzudaki ifademi daha yeni aldılar. Yoğunluktan falan bahsettiler ama halbuki ilk ben gitmiştim karakola. Gittiğimde kimse yoktu orada.
Beni baya oyaladılar. Ben de başıma bir şey geleceğini biliyordum. İtelediler, kakaladılar, dışarı atarken. Atmaya çalıştılar, ‘Çık’ demediler yani. En sonunda hatta, ‘Zaten çıkacağım. Niye itekliyorsunuz beni’ dedim. Engelliyim. Düşersem protezlerim kırılacak. Her şey raporlu hastaneden. Olay bu.
Polis merkezi önündeki kayıt bana ait. Şahsımda, engelli bireye saldırıyorlardı, çekmem lazımdı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.