KENTSEL DÖNÜŞÜM VE SİT ALANLARI...!
Sit alanları oldum olası AKP’nin göz diktiği yerler olmuştur.
Burada konumuz sadece sit alanları elbette değil.
Kentsel dönüşüm adı altında yapılan imar uygulamaları pek çok insanı mağdur etmiştir etmeye devam edecek gibi görünüyor.
Ancak birinci derecede sit alanları rantı yüksek yerler olduğu için iştahları kabartıyor.
Bu iktidar turizmcilerle, madencilerle, müteahittlerle çok fazla içli dışlı olduğu için yeşil alanlar, tarihi değeri olan yerler sürekli imar tadilatı ile karşı karşıya kalmakta.
Önce doğal sit alanları kültür bakanlığının korumasından çıkartılarak (!) Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bırakılıyor.
Böylece Kültür Bakanlığının koruyucu kalkanından kurtulmuş bulunuyor.
Bu değişikliğin ardından bir çok yerde koruma kurulları yıkımın ayak seslerini topluma duyurmaya başlamış oluyor.
Tıpkı bir zamanlar çok tanıdığım bir isim bana şöyle bir tavsiyede bulunmuştu; “bu ülkede suçlu olmak veya suç işlemek gerekmiyor, günü gelince hedefe konan kişilere suç icat edilir” demişti.
Mustafa Kemal Atatürk “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” demişti.
Bu ifadeleri okuduktan sonra aklıma gelen konu tarih tekrarın devamıdır demekten başka bize söz gelmiyor.
Bölgemizdeki yeşil ve doğal sit alanları hakkında hiç bir söz sahipliğimiz kalmadı.
Güç sahipleri tek elden ısmarlama işlerini en tepeden bitiriyor!
Biz bu durumu öğrenince iş işten geçmiş oluyor.
Bir kaç gün bir kaç muhalif ses çıkıyor ve arkası gelmiyor.
Şöyle bir çevremizi yoklayalım, Gebze’nin en önemli arazilerinden ilk başta Topçu Kışlası gitti hiç kimseden ses çıkmadı.
Ses çıkartan bile rica eder gibi davrandı.
Mermercilere verilen binlerce dönümlük arazi yine öyle oldu.
En son ecdat yadigarı diye yere göre sığdırılamayan Çayırova Fatih’in otağı konusunda ecdat diyenlerden çıt çıkmadı.
Hatta bu alanla ilgili çok büyük harcamalar yapan Belediye Başkanımız bile tek bir kelam etmedi!
Böyle bir değişikliğin onda biri AKP iktidarından önceki dönemlerde olmuş olsaydı kıyamet kopardı.
Basınıyla, sivil toplum ve meslek kuruluşlarıyla üniversiteler ayağa kalkardı!
Bu kararı alan iktidar protesto edilir, kararda imzası olan yetkililer sokağa bile çıkamaz hale gelirdi.
Şimdi ise bir kaç gönüllü vicdan sahibi meslek odası, duyarlı gazeteci dışında hiç kimseden ses çıkmıyor.
Bir kaç utangaç haber, bir iki durumu geçiştiren tepki o kadar...
Zaten bir korku toplumu olduk.
Yapılan yanlışlar konusunda kimse risk almıyor, ağzını açmak istemiyor.
Evleri, konutları, işyerleri kentsel dönüşüme giden insanlar iktidar destekçisi olmayı sürdürüyor.
Mağdur olduğu için hakkında haber yaptığımız vatandaş “size ne oluyor, konu benim partimle aramdaki sorun” diyebiliyor.
Ancak pazar günü Beylikbağı bölgesinde tapularını alamadıkları için evleri ve arazileri kentsel dönüşüme alınmak istendiği için 2000’e yakın vatandaş sokaklarda yürüdü ve tepkisini gösterdi.
Kentsel dönüşümün yapılmak istendiği Hürriyet ve Yavuz Selim Mahallelerinde vatandaşların büyük çoğunluğu uygulamaya tepki gösterdi.
Bakalım burada şapkadan nasıl bir tavşan çıkar doğrusu ben de merak ediyorum...!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.