EN KISA YOL BİLDİĞİN YOLDUR...!
Önceki gün Gebze Cumhuriyet Başsavcısı Cemil Kuyu FETÖ operasyonlarıyla ilgili bilgilendirme toplantısı yaptı.
Açıklamalar bugüne kadar olanların tekrarı gibiydi.
Şu ana kadar yapılan operasyonlar ağırlıkta kamu ve devlet kurumları içerisinde bulunan cemaatçi yapılanmaya yönelik oldu.
Genel izlenimim FETÖ yapılanması olarak nitelenen örgütlenmenin henüz “inleri” denilen örgütlenmeye uzanabilmiş değil.
Bunun da nedeni polis ve adliye ayağının çok güçlü olmasından kaynaklanıyor.
Eğer siz istihbarat bilgisine sahip değilseniz her söylenene inanmak durumunda kalırsınız.
Durum böyle olunca pek çok kişi halen daha kendini kamufle edebiliyor.
Bir dönem Gebze Belediyesinde imardan sorumlu başkan yardımcılığı yapan Orhan Sipahioğlu ismini Başsavcı hiç duymamış!
Bazı gazetecilerin sormuş olduğu sorular hakkında yeterli bilgi yok.
15 Temmuz’un ilk günlerinde Gebze Cumhuriyet savcılığı elindeki bilgiler ışığında operasyon yapmış.
Daha sonra operasyon yetkisi tek elde toplanmak için Kocaeli Cumhuriyet Savcılığına verilmiş!
Anlayacağınız Gebze ve diğer üç ilçede yapılan operasyonlar konusunda tek yetkili Kocaeli.
FETÖ örgütlenmesinin en güçlü olduğu bölgelerden biri Gebze bölgesidir.
Ekonomik olarak kimlerin ne kadar güce sahip olduğunu en iyi bilen Ak Parti yöneticileridir.
Bunun da nedeni uzun süre bu yapı Ak Parti içerisinde faaliyet göstermiş olmasıdır.
Kime, nereden, ne kadar kaynak aktadırıldığını en iyi onlar bilir.
Yine bir başka önemli konu, cemaatin 17-25 aralık sonrası soruşturma kapsamına alınması anlaşılır gibi değil.
Peki 17-25 Aralık öncesi işlenen suçlar ne olacak.
Devletin ve kamu kurumlarının içerisine bu döneme kadar yerleştirildiler.
TÜBİTAK’ta olanlar hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz.
Ne yazık ki, TÜBİTAK’ta bir cemaat tasviye ediliyor yerine başkaları yerleşiyor.
Eğer kamu ve devlet kurumlarına liyakata göre insan alınmazsa ileride tekrar aynı sıkıntılar kaçınılmazdır.
Hiç unutmuyorum AKP’nin ilk iktidar olduğu dönemlerde hızlı bir kadrolaşma yaşandı.
Öyle ki bu durumu eleştirdiğimizde verilen cevap “bu bizim hakkımız kiminle çalışacağımıza biz karar veririz” denilmişti.
Bu sözleri söyleyenler şimdi hiç birşey olmamış gibi ortalıkta dolaşıyor.
İşin özeti şu, cadı avcılığını doğru bulmuyorum.
Ancak bu ülkenin ekonomisini çalanlar, haksız yere devlet ve kamu kurumlarında hak etmedikleri yerlere getirilenlere sessiz kalmayacağız.
Kimin cemaatçi kimin normal yurttaş olduğunu en iyi bilen AKP’nin tabanı ve yönecileridir!
Eğer bu yapı korunuyorsa bunlar tarafından korunuyor.
Gerisi hikaye...
Bir de işin siyasi ayağına kimse dokunmak istemiyor.
Şuandaki soruşturmalar siyasetin istediği yere kadar yapıldığı kanaati yaygın.
Henüz elmaların en büyükleri ortada yok.
Bu kadar büyük devasal parasal gücün nerede olduğu bilinmiyorsa demek ki bu iş henüz ciddiyetle sorgulanmıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.