Direniş haberi görünce kanal değiştirirdim. Desteklemeliydim

Direniş haberi görünce kanal değiştirirdim. Desteklemeliydim

Eşi ve kendisi atanamayan öğretmen olan Adem Oluç, “KPSS’de hep mülakatlara takıldım” dedi. Vivo’da işten çıkartılma gerekçesine de isyan eden Oluç, “Direniş haberi görünce kanal değiştirirdim. İnsan başına gelmeden anlamıyor. Desteklemeliydim” dedi

Fen ve teknoloji öğretmeni Adem Oluç, 30 yaşında. İstanbul, Maltepe’de oturuyor. Bir kızı (4), üç ay önce dünyaya gelen ikiz oğulları ile birlikte üç çocuk babası. Eşi de ev kadını ve kendisi gibi fen ve teknoloji, atanamayan öğretmeni:

EŞİM VE BEN HAKSIZLIĞI İLK DEFA UĞRAMADIK

Defalarca KPSS’ye girdik. Belli başlı puanlarımız oldu fakat mülakatlarda, her seferinde elendik. Aslında eşim ve ben, haksızlığa ilk defa uğramadık. Yıllarca sözleşmeli öğretmenlik olsun, dersanelerde ücretli öğretmenlik olsun sömürüldük. Eşim devlet okullarında ücretli öğretmenlik adı altında asgari ücretin üçte birini alarak çalıştırıldı.”

BEYAZ YAKASINIZ. HAKLARINIZ OLACAK!

 

217.jpg

Vivo’da 19 aydır çalıştığını kaydeden Oluç şunları söyledi: “Fabrikanın ilk çalışanlarından biriyim. Kalite departmanında çalışıyorum. Fabrikaya girdiğimiz günden itibaren yöneticilerimiz tarafından belli vaatler verildi. ‘Kalite departmanındasınız. Beyaz yaka olacaksınız. Diğer işçilere kıyasla belli başlı haklarınız, farkınız olacak.

YENİ MÜDÜRÜN BİZİ

TANIMASI LAZIMMIŞ

Bir yılımızı doldurduktan sonra başımızdaki Çinli yetkili ülkesine döndü. Yerine başka Çinli yetkili geldi. Yeni yöneticinden haklarımızı ve zam istediğimizde, ‘Sizi tanımam lazım, bana da kendinizi kanıtlamanız lazım’ dedi. Bunun saçma olduğunu söyledik. Sonuçta burası global bir firma. Yöneticileri değişecek. Her gelene tekrardan kendimi kanıtlamak zorunda mıyım dediğimde, ‘Öyle bir zorunluluğunuz yok ama biraz zaman geçip sizi daha iyi tanıdıktan sonra size belli başlı haklar vermeye devam edeceğiz’ dediler.

ÖDÜL / CEZA SİSTEMİNDE ERİYOR

Şu anda bu direnişe benimle beraber dört kalite personeli katıldı. Biz beyaz yaka olarak görünmemize rağmen operatörler ile aynı haklara sahibiz. Şu anda hepimiz, operatörlerin aldığı maaşları alıyoruz. Çinli yetkililer tarafından beyaz şapka, mavi şapka ayırımı uygulanıyor. Beyaz şapka, düz operatör; mavi şapka da yetkili diye geçiyor aralarında. Aslında yetkili ile düz operatör arasında pek bir fark yok. Brüt maaşlarında 200-300 TL arası farkları oluyor. O da ‘ödül, ceza’ sisteminde eriyip bitiyor.

İŞTEN ÇIKARTILMAYACAKLARI SÖYLENMİŞTİ

Süreç başladı. Onları işlerinden ettiler. O gün beni aradılar. Şule arkadaşım arayıp, ‘Abi bizi usulsüzce çıkartıyorlar’ dedi. Biz bir hafta öncesinden direniş yapmıştık. Arkadaşlarımızın işten çıkartılmayacağı söylenmişti. Pazartesi günü işbaşı yaptık. Onun takibinde kardeşlerimiz, 02 Aralık Cuma günü itibariyle işten çıkartıldı. Hattın içinde yüksek sesle, ‘Arkadaşlar. Şule ve İsmail kardeşimizi işlerinden ettiler. Ben onlara desteğe çıkıyorum. Gelmek isteyenler gelsin’ dedim.

Bu süre zarfında Türk Metal Sendikası üyesiyiz. Sendikayı ilk defa bu kurumda tanıdım. Daha önce hiç sendikalı çalışmadım. Sendikanın, dayanışmanın, sendikal hakların ne olduğunu biliyordum. Geldiğimizde bu fabrikada sendika yoktu. Arkadaşlarla gönül birliği yaptık. Türk Metal Sendikası yetkilileriyle görüşüp haklarımıza dair bilgi sahibi olduk.

NORMAL ŞARTLARDA ÖRGÜTLÜLÜK

ESNASINDA ÇIKARTILIYORMUŞ

Yetki tespiti öncesi, ‘Yüzde 50 + 1 kişi’ denildi bize. Biz yüzde 60’lara yakın üye tam sayısına kavuştuk. Yetki tespitini aldık. Başımıza ne geldiyse yetki tespit tutanağının firmaya ulaşmasından sonra geldi. Daha deneyimle abilerimiz var. Onlar da tuhaf karşıladı. Normal şartlarda örgütlenme aşamasında işçi çıkartılıyormuş. Yetki tespiti sonrası çıkartma, bize de tuhaf geldi. Çünkü sonuç olarak fabrikada sendika var. Biz toplu sözleşme için gün sayıyorduk.

Biz arkadaşlara destek verince 05 Aralık Pazartesi günü itibariyle 15 kişiyi daha çıkarttılar. Ben de 15 kişi içinde yer aldım. 17 kişi dışarıda kaldık. Pazartesi günü biz içeri alınmayınca yaklaşık 19 arkadaşımız da fabrika bahçesinde durdu. ‘Öbür arkadaşlarımız içeri girmeden biz de girmeyeceğiz’ dediler. Salı günü biz bahçe dışında, onlar bahçede bayram havasında direnişi başlattık. Sendika yetkilileri de geldi. O arkadaşlarımıza yöneticiler tarafından defalarca telkinde bulunuldu.

BİZ BU YOLDAN DÖNMEYİZ

 Saat 08.05’e kadar kartlarını okutmazlarsa, tezgah başına dönmezlerse işten çıkartılacakları söylendi. İlk başta 40’ın üzerinde arkadaşımız vardı bahçede. Yapılan tehditlerden dolayı, sözleşmeli ve süresi biten arkadaşlarımız var. Bir çoğu içeri girmek zorunda kaldı. ‘Arkadaşlar. Mecburuz, içeri giriyoruz ama kalbimiz sizinle’ dediler. Biz hiçbirini zorlamadık. ‘Girmek isteyen girsin, biz bu yoldan dönmeyiz’ dedik.

ASIL ONLAR EMEĞİMİZİ TACİZ ETTİ

İçeri girmeyen 19 kardeşimiz de bugün (07 Aralık Çarşamba) itibariyle yine aynı yöntemle, insan kaynaklarından gönderildiğini sandığımız telefon mesajıyla; 25/2’nin 70/1 maddesince işten çıkartıldığı söylendi. Fakat e-devlet’e girdiğimizde, SGK’dan 46 numaları kod ile çıkartılmışız. Bu koduda ilk defa burada öğrendim. Taciz, işverenin sırlarını ifşa, hırsızlık şeklinde ithamlarda bulunuyor. Ben dahil çıkartılan hiçbir arkadaşımız kimsenin malına, ekmeğine, mahremiyetine ne dil ne el uzattık. Aksine tam tersi, onlar bizim emeğimize el uzattı. Buradaki 19 aylık çalışmamı  bir çırpıda silerek, üstüne üstlük bundan sonraki çalışma hayatımı etkileyecek şekilde yüz kızartıcı koddan işimden ettiler.

2014 yılında mezun oldum. Bir sene askerlik sonrası sürekli iş hayatındayım. Çalıştığım hiçbir kurumdan bugüne kadar çıkartılmadım. Kendi isteğimle çıktım. İkinci firmam.

Türkiye’ye Çinli firmaların fabrika açacağını basın yoluyla öğrendim. Hatta Cumhurbaşkanımız bir toplantıda, ‘Beş Çin fabrikası Türkiye’de faaliyete geçecek’ dedi. Araştırmalarım sonucu, Güzeller OSB’de fabrika kurulduğunu ve işçi alımı yapıldığını internetten öğrenip başvurdum. Mülakata girdim. Kalite personeli olarak işbaşı yaptım. 19 aylık süreçte, eşimin hamilelik süreci dahil bir kez olsun izin, rapor almadım.  Eşim doğum yaptığında 5 gün babalık izni ve kullanmadığım senelik izinleri kullandım. Çocuklarım doğduktan sonra evde tırnağımı kırdım. Bir hafta sağlık raporu aldım. Onun dışında bir kez olsun devamsızlık yapmadım. Bunu zaten İK’ya da, muhasebeye de belirttim.

16-17 ay çalışıp bir gün bile devamsızlık yapmayan arkadaşlarım var. Bence verimlilik olarak çok büyük başarı. Buna rağmen bizi hırsız damgasıyla gönderdiler. Bunu hak etmiyoruz.

Bu davanın parçası, sendika üyesiyiz. Hakkımızı yedirmeyeceğiz. Sendika yöneticileri tarafından, sendikanın örgütlü olduğu diğer fabrikalarda işbaşı yaptırılabileceği söylendi. Burada durumu sıkışık arkadaşlar var.

DAVA LEHİMİZE SONUÇLANACAK

Ben de kiracıyım. Ödemeleri, kredi borcu olan arkadaşlar var. Bu sabah itibariyle üçer beşer diğer fabrikalara yerleştirilen arkadaşlar var, bir şartla. Allah nasip ederse, bu davanın lehimize sonuçlanacağına inanıyoruz. Biz buraya işe iadelerimizi aldığımızda bu kadro hep beraber yine tezgahımızın başına geçeceğiz. O güne kadar durumu sıkışık kardeşlerimiz bazı fabrikalarda işbaşı yaptı.

BİZİ CESARETLENDİRDİLER

Biz direnişteyiz. Daha ne kadar direniriz, bilmiyoruz. Maddi olarak diyorum yoksa gönlümüzce sonuna kadar direneceğiz. Eninde sonunda işe iademiz gerçekleşecek. Ve buraya döneceğiz. Tıpkı bizden önce Opco ve emsali fabrikalarda var. Benzer direnişler oldu. 200 kadar kişi çıkartıldı. O kardeşlerimiz de buraya gelip desteklerini gösterdi. ‘Hiç korkmayın. Bizler de ekmeklerimizden edildik. Davamızda ısrarcı olduk. Adalet, hukuk haklının yanında oldu. Şu an hepimiz tezgahlarımıza geri döndük’ dediler. Bizi gerçek anlamda cesaretlendirdiler. Bugün üçüncü günümüz.

AİLE VE EV SAHİBİ DESTEĞİ

Eşimde atanamayan öğretmen. Çocuklardan dolayı şu an özel eğitim de veremiyor. Evin tek geçim kaynağı bendim. Bu durumu ev sahibime de anlattım. Elinden geldiğince yardımcı olacağını dile getirdi. ‘Davanızdan şaşmayın. Kiralarını da erteleriz’ dedi.

Faturalarımda zorluk çıkarsa ailem, babam, ablam da destek olacaklarını söylediler. ‘Yeter ki haklı davandan vazgeçme’ dediler.

İKİ SEÇENEKLİ İŞE İADE,

HUKUK SİSTEMİNE YAKIŞMIYOR

İşe iade davasını işçinin kazanması halinde işverene birkaç aylık maaş tazminatı ödeyerek işçiyi işe geri almama seçeneği verildiğini burada öğrendim. İşe iade davası açıyoruz. Yüksek mahkemelere de gidebilir, hukuk sürecini tam bilmiyorum. Bir yıl içinde, sonuçlanabilir de. Fakat işveren açıkçası, ‘Güç bende. Parayı veririm yine de almam’ diyormuş. Bu da ülkemizin hukuk sistemine yakışan bir durum değil.

“PARAM VAR İŞE GİREMEZSİN” DİYOR

Bence bu düzeltilmeli. Ceza hukukunda böyle bir madde varsa, çıkartılmalı. Sonuç olarak işçi haklı, hukuk da işçiye hak verip işe iade ediyor. Parası olan, güçlü olan, ‘Param var, işe giremezsin’ diyor. O şekilde de sonuçlanabilir. Bunun da farkındayım. Umarım öyle olmayız ve hakkımızı kazanırız. 39 arkadaş, aile, burada benim gibi eşi çocuğu olan, evde tek çalışan 10’larca kardeşimiz var.

O YILAN BÜYÜDÜĞÜNDE

BAŞINI EZMESİ ZOR OLUYOR

Bugüne kadar haber kanallarında bu tarz haberler çıktığında kanal değiştirdiğimizde oldu. İnsan başına gelmeden bilemiyor. Gerçek anlamda üzgünüm. Keşke bugüne kadar nerede direniş varsa yanlarına gidip çayımı çorbamı ikram etseydim. Bugün şunu anladım. ‘Kardeşim, işveren kovduysa bir manası vardır’ deyip geçiyorduk. Tam tersine. Kimse, ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ demesin. Burada içerideki kardeşlerimizi de söylüyoruz. O yılan büyüdüğünde başını ezmesi çok zor oluyor. Ama biz tek değiliz. 250 bin üyeli bir sendikanın üyesiyiz. Burada Türk Metal Sendikası Gebze 1 No’lu Şube Başkanı Mustafa Teke de var. O da sonuna kadar arkamızda. İşverenle de masaya oturacaklarına eminim. İşe döneceğimize de inanıyoruz.

PASTADAN PAYIMIZI İSTİYORUZ

Allah işveren inşallah merhamet versin. Kalplerine merhamet versin. Aralık soğuğunda, şu an sesimiz bile çıkmıyor. Çoluğumuz çocuğumuzun rızkı için mücadele veriyoruz. Fazlasını istemiyoruz. Pasta çok büyük. Sadece bizim muadilimiz olan telefon fabrikalarındaki operatör kardeşlerimizin aldığı haklardan yararlanmak istiyoruz. 30-40 bin lira maaş istemiyoruz. Diğerlerinde olduğu gibi haklarımız olsun.

Kafasına göre, işveren maaştan kesinti yapsın istemiyoruz.

Aile bireylerinin rahatsızlığını dahi iletemiyoruz.

Eşim rahatsızlığında özel hastaneye götürdüm. Bireysel sağlık sigortamız var burada. Aile bireylerinin de yararlanması gerektiğini söyleyip istedik. Bize ek ücret ödeyerek, eşimizi ve çocuğumuzu da sağlık sigortası yapabileceklerini söylediler. Zaten kazandığımız ücret kiraya, faturaya yetmiyor. Ayriyeten eşim ve çocuğum için nasıl para verebileceğimi sordum. O zaman sigortalı yapamayacağımı söylediler. Sırf ekmeğimden olmamak için 19 ay süreyle devamsızlık etmedim. Eşimi özel hastaneye getirdim. Ailemin ve eşimin ailesinin desteğiyle doğum özel hastanede gerçekleşti. Doğum ücreti şu anda kredi kartımda, taksitlendirilmiş borç şeklinde duruyor. Bunu yöneticime, amirime de söyledim. Ne zaman ki sendika sözünü ağzımızdan çıkarttık. Hemen maaşımıza zam teklifleri geldi. Vazgeçmemiz istendi.

HAKSIZLIK KARŞISINDA DURACAĞIZ

218.jpg

Enes Erdoğan, ilk günden beri beraber çalıştık. Çinli müdür tercüme ile, ‘Biz size sendikadan fazla hak vereceğiz. Üretimci değil, beyaz yaka gözüküyorsunuz. Onlara uymayın’ dendi. Vazgeçirmek için ellerinden geleni yaptılar. Haksızlık varsa karşısında duracağımızı söyledik. Çünkü iki kuruş alıp susmakta istemiyoruz. Herkes pastadan payı neyse onu alacak.”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.