BİRLİKTE AŞMA HİKÂYESİ
Sosyal Demokrasi; diğer siyasal anlayışlarında farklı olarak “ Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganın da ifade edildiği gibi toplumsal bir aşma dürtüsünün ideolojisidir.
Aşma dürtüsü; İnsan varoluşunun inatla muhafaza ettiği ve yok edilmesi en zor özelliğidir. Aşma dürtüsü; bireyi, aileyi, ülkeyi ve insanlığı ileri taşımanın itici gücüdür.
Siyaset de bireyin, toplumun aşma güdüsüne eşlik edebilecek, inandırıcı politikalar üretebilme becerisidir. Aslında Siyasette “ Hikaye” denilen şey de budur. İktidarlar, hikâyeleri inandırıcılığını yitirdiğinde; engellemelerle dış nedenler vb. başka hiçbir siyasal anlayışın toplumun taleplerine yanıt veremeyeceğini argümanlarına sığınırlar. Medya ve Devletin gücü sayesinde başarılı da olurlar.
İktidarlar; dünyada bir buhran yaşanmayıp da Ülkelerinde yaşandığında artık hangi yönteme baş vururlarsa vursunlar; İnandırıcılıklarını yitirirler ve çaresiz kalırlar. Sayın Erdoğan’ın “Sabır Dilemesi” , Bütçe görüşmelerinde AKP’li Vekilin “ Kuru Ekmek Yiyebiliyorlarsa Tokturlar” sözleri “Akp’nin Hikâyesinin” kaçınılmaz olan acıklı sonunun itirafıdır.
Peki; CHP ne yapıyor ve ne yapmalı.?
Yaşanan yaşamın yerine, olması gereken insanca yaşamı “hikâyesini” Sayın Genel Başkanımız ve Sayın Genel Sekreterimiz Böke; Bütçe konuşmalarında bunu gerçekleştirdi. En anlaşılır bir biçimde formüle edilerek anlatılmalıdır.
Bu günü Medya düzenini Fransız gazeteci ne güzel ifade etmiş. Bu gün Emile Zola de Dreyfus savunmasını yapsaydı, kendisine “jaccue” diyecek kadar zaman verilirdi. CHP kısa açıklamalar sanatında uzmanlaşmalı ve kısa çarpıcı başlıklara uygun, kısa çarpıcı nükteler gençlere yani “Z” kuşağına ulaşmak için bulmak zorundadır.
Bu konuda, başarılı olursak; Kayırmacılığın yerini liyakatin alacağına inanır insanlarımız. Yolsuzluk yapanlar toplumda yerlerinin olamayacağını öngürürler. Veysel’in dediği gibi “Kendimizi altın, başkalarını tunç; kendimizi gümüş başkalarını sac yerine koyup, hor görmekten vazgeçer; tüm insanların kardeşimiz olduğunu “ anlarız ve bu da bizi birlikte kurtulup, birlikte mutlu olabileceğimiz gerçeğine götürür.
Yürüdüğümüz caddelerden ve evlerimizden çok uzaklarda yaşayan o yoksul ve yoksun kadınlarla erkeklerin çektikleri acıları televizyon kameralarında izlersek; aracılar ile edinilmiş bir deneyime ancak aracılar verilen bir tepkiye dönüşür. Siyasal anlayışımız; Bu konuda sahici bir tepki olamaz. Neyi aşmamız gerektiğini, nasıl ve ne kadar aşabileceğimizi de doğru tespit edemeyiz.
O mahallelerde oturmuyor olabiliriz; ama hemhal olabilmemizin hiçbir engeli yoktur. CHP’nin varlığı, yoksul bölgelerde her daim hissedilir hale getirilmelidir.
Sosyal Demokrasi; diğer siyasal anlayışlarında farklı olarak “ Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganın da ifade edildiği gibi toplumsal bir aşma dürtüsünün ideolojisidir.
Belediyelerimiz aracılığıyla hiçbir ayrım yapmadan, herkese adil bir biçim de destek veriyor olmamız; bireysel değil, toplumsal bir aşmamın da olanaklı olduğunu kanıtlaması açısından son derece önemlidir. Belediyelerimiz ile ilgili hazımsızlığın gerçek nedeni de budur.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Genel Sekreterimiz sayın Selin Sayek Böke’nin Bütçe konuşmaları da iktidarın “ Benden ol kurtul” anlayışının Ülkeyi getirdiği durumu, tam tersine toplumsal bir “AŞMA” dürtüsüyle güzel günlere kavuşabileceğimizi; en etkili, en inandırıcı bir biçim de ifade etmiş olmasından ötürü hepimizi mutlu etti.
Şimdi: Cumhuriyet Halk Partililerin görevi; bu güzel, güçlü, huzur veren “hikâyemizi” herkese, özellikle de ezilenlere ulaştırmaktır.
Sait AYDIN
CHP Kocaeli Eski İl Yönetim Kurulu Üyesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.