Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

BİR AYAĞIMDA KIL ÇORABI ÖTEKİNDE NAYLON...!

BİR AYAĞIMDA KIL ÇORABI ÖTEKİNDE NAYLON...!

İstanbul’a geldim de ne oldu yani kültürümmü gelişti, hayat şartlarım mı değişti.

Hiç birşey olmadı köyden birlikte getirdiğim geleneklerle törelerle yaşıyorum.

Buarada bir ayağımda köyden getirdiğim kıl çorabı diğerinde burada aldığım naylon çorabı.

İki arada bir deredeyim, ne köylü kalabildim ne de kentli olabildim.

Ben böyleyim de milyonlar böyle değil mi...!

Kırk yıldır bu şehirde yaşıyorum biri bana bu şehri anlat, tanıt dese anlatamam nerden nasıl anlatabilirim işten güçten boşanıp İstanbul’u gezmedim ki...(utanılacak bir hal)

Çoğumuz böyle değil miyiz, kendi ülkesini bilmeyen tanımayan insanlarız.(ayıp tabi)

İstanbul’da kaç kütüphane var, kaç tiyatro, sinema salonu var?

Bilmeyiz, nereden bileceğiz...(!)

Tiyatroya, sinemaya, operaya, baleye gitmeyiz, okumayız edebiyatla, sanatla ilgilenmeyiz ki...

Bale yapan çocukları televizyonda izledim ben, opera hakkında hiç bir bilgim yoktur.

Piyano çalamam(ey neyim ben) bu ülkede kaç kişi benim gibi değil ki...

(gönül rahatlığ işte)

Kültür hayatını ayakta tutan sinema, tiyatro, konser salonlarıdır.

Bunlarda İzmir, İstanbul ve Ankara gibi şehirlerin merkezlerindedir.

Bunlardan bu kentlerin elitleri faydalanır.

Türkiye’nin diğer kentlerinde, kasabalarında, köylerinde böyle şeyler yoktur.

Buralarda yaşayan insanlar ancak doğum günlerinde dernek toplantılarında biraya gelirler...

Her ilimizde kütüphane var mı bilmiyorum?

Çoğu kasabalarda, köylerde yoktur.

Olan yerlerde de bu kütüphanelere sadece ders hazırlığı içir öğrenciler giderler.

Çünkü halkımızın okuma alışkanlığı yok.

Buralarda hayatı belirleyen edebiyat, sanat, bilim değil milliyetçi politikalar ve töresel faaliyetlerdir.

Buralarda bir resim sergisi açsanız inanın kimse gelmez, gelenlerde satın almaz.

Bu konuları inceleyebilecek analiz edebilecek kültürel atltyapımız yoktur.

Okullarda hala ağaç resmi, kuş resmi, elma resmi yaptırıyorlar.

(ayrıca resim sanatı sakıncalıdır da)

Ben ne güzel sanatlar resim bölümünü bitirdim, ne tiyatro ne de sinema ben on yıl köyde çobanlık yapmış, 20 yılda şehirde işçilik yapmış yarı akıllı biriyim.

Okul hayatımda okuma yazmanın dışında hiç irşey öğrenmedim.

Öğretmenler, öğretmediler...

Öğretmenlere de devlet öğretmedi.

Eğitim sisteminin dışından öğreten öğretmenleri de devlet yakaladı, cezalandırdı Güneydoğu’ya sürgün etti.

Bize okulda sessiz sakin söz dinleyen suskun olmayı öğrettiler.

Vatan millete ancak böyle yararlı olacağımızı söylediler.

Tabi ben kendimi ne öğretmenlere ne de devletin mantığına ne de büyüklerin telkinine teslim etmedim.

Bütün bu muhalefet ettim.

Vatanımı da halkımı da o ......’den daha içten daha çok seviyorum.

Bu sevgimi de kimselerle tartışabilecek bencil, öfkeli, hiddetli değilim.

Ben vatanımı halkımı çok seviyorum.

Çünkü bu ülkede insanların emek vererek yaptığı ayakkabılardan ayakkabı giyiyorum.

Yediğim yemekleri de bu ülkenin insanları yapıyor.

Çocuklarım bu ülkenin topraklarında doğdular.

Çocuklarını bu ülkede büyütecekler benim ülkeme olan sevgi felsefem böyledir.

Benim sevgimde almak yoktur vermek vardır.

İcap ederse canımı veririm tıpki Deniz Gezmiş gibi icap ederse Denizin bilerek isteyerek boynunu geçirdiği o yağlı urgana bende boynumu geçiririm.

Ben ülkemi utandıracak hiçbirşey yapmadım.

Kimse bana hakkını harak etmez.

Bu yazı toplam 1194 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi