Benzema Coştu, Real Fırsatı Kaptı
Şampiyonlar Ligi’nde yine ışıl ışıl bir gece. Son zamanlarda Rusya’da yaşanan gelişmelerden dolayı Başkan’ı Abramoviç tarafından devredilen Chelsea, bir önceki tur inanılmaz bir geri dönüş hikayesiyle PSG’yi eleyen Real Madrid’i ağırladı. Real Madrid, Benzema’nın yıldızlaştığı maçta rakibini deplasmanda 3-1 yenerek tur kapısını araladı ve Santiago Bernabeu’ya şölen tadında bir maç bıraktı.
Öncelikle biraz Benzema övmem gerekiyor. Bu adam bir başka. Lewandowski, Harry Kane, Haaland, Mbappe, Lukaku, Lautaro Martinez… Bunlar çok büyük isimler ama bu adam, listenin başına Benzema yazıp altına 2 çizgi atmamız gerektiğini bize her maçında dikte ediyor. Özellikle Ronaldo ile birlikte oynarken bu seviyede olmadığı tartışmaları hala aklımızda. Ronaldo’nun ayrılmasından sonra adeta takımı sırtladı ve ironiktir ki Ronaldo da Benzema’sız, o eski ışıltılı günlerine hiç dönemedi. Bu maçta özellikle attığı 2. goldeki kafa vuruşu alt yapılarda ders olarak okutulmalı. Son ana kadar nereye vuracağını belli etmeden, sessiz ve sakin bir şekilde uzak köşeye bıraktığı topta Mendy’nin de yapacağı pek bir şeyi kalmamıştı. Real Madrid, Ancelotti yönetiminde eski şaşaalı kadrosuna sahip olmadığının farkında sanıyorum. Yıldırıcı bir baskı, inanılmaz yetenekli ayakların getirdiği kaliteye alışık olan bu takım özellikle Şampiyonlar Ligi’nde topu rakibine bırakmaktan hiç de çekinmiyor. Bana göre bunun ilk sebebi Ancelotti’nin savunmasına güvenmemesi. Geçen sezon VaraneRamos savunma tandemi varken bu sene Militao-Alaba ikilisi ile oynamak zorunda kaldığınızda Ancelotti’nin “Aman beyler biz önce takım savunmasına dikkat edelim” demiş olma ihtimalini yüksek görüyorum. İkinci sebep ise orta sahanın artık yaşlanması. Real Madrid’in genelde oynayan 3 orta sahasının yaş ortalaması 32.7 ve bu durumda rakibe önde basalım, prese devam edelim, sahanın her iki tarafında da kusursuz olalım diyebilmek kolay olmuyor. Bu nedenle takım savunmasını garantiye alıp hücumda Vinicius Junior’un atletizmiyle Benzema’nın oyun aklını harmanlamak ve Modric-Kroos ikilisinin hücuma katkılarını beklemek mantıklı bir çözüm yolu. Üzerine Real Madrid’in de winner kültürü eklenince kaybetmesi zor bir takım haline dönüşüyorlar. Real, muhtemelen evinde de kazanıp yarı finale adını yazdıracaktır.
Chelsea tarafında bu maçı kazanmayı öncelikli meselesi yapan biri var mıydı merak ediyorum. Teknik direktör Thomas Tuchel’i yenge terk etti, Lukaku verdiği röportajdan sonra takımda dışlanmış halde, takımın sahibi Rus iş adamı Abramoviç kulübü Chelsea Vakfı’na devrederek yatırımı kesti gibi gelişmelerin ışığında bir takımın başarılı olabilme ihtimali zaten zor görünüyor ama bu maçta da özellikle savunmada yapılan hatalar rakibe hiç çalışılamadığını bize gösteriyor. Rakibin hücumdaki en önemli 2 oyuncusu Vinicius Junior boş orta açıyor ve Benzema boş kafaya çıkıp golü atıyor. 3 stoper oyuncusu ise plansız bir şekilde alan kapatmaya çalışıyor. Real Madrid’in 3 golünde de savunma hataları net şekilde göze çarptı. Ama özellikle 2. yarının ortalarına doğru Lukaku’nun da oyuna girmesiyle hücumda bazı organizasyonlar gördük. Lukaku’nun bomboş kafası ve son dakikalarda Hakim Ziyech’in ceza sahasından şutu gol olsa belki de berabere bitecekti maç. Orada da bitiriclikler eksik kaldı diyebiliriz. Chelsea, ligde de aldığı son 4-1’lik Brentford mağlubiyetinden sonra Şampiyonlar Ligi’ne de veda etme noktasında şu an. Muhtemel hedef bundan sonra ligde ilk 4’te kalıp Şampiyonlar Ligi bileti almak olacaktır ama bunun için de toparlanmaları şart; zira arkadan Tottenham ve bu hafta ligde yenilse de Arsenal, Chelsea’nin koltuğuna gözünü dikmiş durumda.