Ya orada olsaydım: İlkyardım bilmiyordum
Özdemir Günday, 17 Ağustos’ta 250 kişinin hayatını kaybettiği Yalova Aydınkent’te akrabalarından şans eseri ölen olmadığını belirtti. Günday, “Ya orada olsaydım. İlkyardım bilmiyorum” diye özeleştiri yapan Günday travmayı eğitimle atlattığını söyledi
Afet “Geldim” Der
Aktan USLU
1 – “Bana bir şey olmaz” deme…
**
KBB Gebze İtfaiyesi gönüllü itfaiyecilerinden Makina Mühendisi Özdemir Günday, 17 Ağustos’ta Yalova Aydınkent Sitesi’nde tesadüfen orada değilmiş. Günday, “Akrabalarımızın hepsi oradaydı, birine bir şey olmadı. Beşinci kattan zemine kara gecenin sabahında çıktılar” dedi. “Ya orada olsaydım. İlkyardım bilmiyordum” diye özeleştiri yapan Günday travmayı kendisini eğitime vererek atlattığını söyledi:
TÜM AKRABALARIM ORADAYDI
“17 ağustos depremine, Yalova Aydınkent 4 Salih Sitesi’ndeki yazlığımızda yakalandık. Çocuklarımızı orada büyütmüştük. Orada maalesef 250’ye yakın vatandaş hayatını kaybetti. Bizim akrabalarımızın hepsi oradaydı, büyük bir şans eseri birine bir şey olmamıştı. Beşinci kattan zemine kara gecenin sabahında çıktılar. Alt katta Kartal savcımız oturuyordu. Eşi aşağıda yaralı kaldı. Onu benim dairemden kocaman delik açarak kurtarmışlar. Yani çok büyük bir travma yaşadık.
ORADA OLSAYDIM BİRŞEY BİLMİYORDUM
Ben o dönemde depremden ağır hasar gören Avcılar’da çalışıyorum. Böyle büyük bir travma üzerine her gün gidip gelmek zorundasınız. Hiçbir psikolojik destek almadım ve travmayı eğitimlerle atlatabileceğimi öğrendim: Ya dedim, ben dedim orada olsaydım. İlkyardım bilmiyorum. Yangın, arama kurtarma eğitimi almadım. Ve kimse kimseye yardım edememiş. Bolu’dan gelen jandarma, askeri arama kurtarma ekipleri ilk müdahaleyi yapmışlar. Öğrenmeye ve öğretmeye o süreçte karar verdim.”
**
İSG’den depreme bilinci hep
afet sonraları çok geç edindik
Özdemir Günday, İstanbul’un Ataşehir ilçesi sakini. 17 Ağustos 1999 depremine kadar oturduğu binayı ve çevresini hiç sorgulamamış. Deprem sonrasıysa oturduğu bina sağlammış ancak etrafındaki binalar riskli. Ve depremlerde sağlam olmayan binanın, sağlam olan binanın üzerine devrilip yıkması veya hasar vermesi yüksek olası. Günday oturduğu binanın civarındaki binalara güvenmeyip evini Ataşehir’e taşımış.
İSG BİLİNCİ İÇİN TUZLA
KESMEDİ. SOMA’YI BEKLEDİK
Yaz aylarını veya emeklilik sonrası hayatını geçirmek için yer araması ve Didim’de karar kılması da yine o depremden sebep. Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin önce Tuzla Tersanesi’nde bir ara seriye geçip hemen her gün tekrarlanan, Soma’da maden faciasına dönüşen ihmaller sonrası; depreme karşı dayanıklı yapıların deprem sonrası ama hep bir afet sonrası aklımıza geldiğini ve hep geç kalındığını ima eden Günday özetle şunları söyledi:
BOÜ’NÜN İLK EĞİTMENLERİNDEN
Avcılar’daki sivil savunma müdürlüğünde eğitim almaya başladım. Ardından Ahmet Mete Işıkara hocamızın Boğaziçi Üniversitesi’ndeki çalışmalarına katıldım ve ilk eğitmenlerinden olduk. Aynı süreçte AKUT’un projesinde de eğitimler almaya başladık.
MODA’DA 3 ADIM 72 SANTİM
Kadıköy, Moda’da oturduğum 2004’de, ‘3 adım 72 santim’ adlı bir mahalle çalışması başlattık, 5-6 sene sürdü. 3 adım dediğimiz; ilk adım aileniz, ikinci adım komşularınız, üçüncü adım da mahalledeki insanlara yardım etmek. Kadıköy Belediyesi ile Moda Deprem Komitesi adıyla işbirliği yaptık. Belediye, insanlar ürktüğü gerekçesiyle deprem kelimesini kaldırmamızı istedi. “İnsanlar bununla yaşamak zorunda” diyerek böyle bir çalışma başlattık.
KOBE’DEN KARDEŞ MAHALLE
Moda’da belediye tarafından tahsis edilen küçük bir odada 100’lerce kişiye eğitim vererek 60-70 kişiye ulaştık. Orada belediye bize küçük bir oda tahsis etmişti, o oda içerisinde malzememiz vardı, toplantı yapardık. Sakarya’da Türk – Japon Köyü’nde çalışmalarımızı anlattık. Kobe Depremi’ni yaşamış olmalarına karşın mahalle çalışmalarının olmadığını söyleyip bir hafta sonra geldiler. Kobe’den bir mahalleyi bize kardeş mahalle yaptılar. İnceleme için Japonya’dan gelen heyeti evlerimizde ağırladık. Yaşadıklarını anlattılar. Biz mahalle çalışması ile BOÜ’deki çalışmayı eşgüdümlü sürdürdük.”
YARIN:
İlk yangın deneyimini Burgazada’da yaşadılar
Orhan Sönmez ile yolumuz 2008’de kesişti
20 yangın 20 ayrı çeşittir. Birbirine benzemez
KUVAYI MİLLİYECİ TORUNU. FB DİVAN KURULU ÜYESİ
17 yıldır Gebze’de
yangın söndürüyor!
1954 yılında Ankara’da dünyaya geldi.
İstiklal Madalyası sahibi Burhaniyeli Kuvayi Milliyeciler’den Kaymakam Özdemir Salim Günday’ın torunu. Merhum dedesinin ismini üzerinde; nesilden nesile aktarıldığı için İstiklal Madalyası’nı evinde korunaklı bir yerde taşıyor.
İlk ve ortaokulu Ankara, liseyi Kayseri’de bitirdi. İstanbul İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu, Maliye Bölümü (1978) mezunu.
1978 -1980 arası Etibank’ta istihbarat personeli olarak çalıştı. 1980 – 2011 arası özel sektörde çalışmayı sürdürüp emekliye ayrıldı.
2005 – 2017 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi dahil çok sayıda kurumda afet eğitimi aldı. Sertifika edinip eğitim verdi.
Referansları arasında Boğaziçi Üniversitesi Afete Hazırlık Birimi Eğitim Sorumlusu Seyhan Püskülcü ve Gebze OSB’de kurulu, yüksekten çalışma başta olmak üzere iş sağlığı ve güvenliği ekipmanlarında dünya markası Kaya Grubu’ndan Ozan Çılgın da yer alıyor.
2005’ten bu yana Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi temel afet bilinci ve TAG eğitmeni. 2004’ten bu yana KBB İtfaiye Daire Başkanlığı yangınla mücadele ve gönüllü itfaiyecilik eğitimi öğrencisi, KBB İtfaiye Dairesi Gebze Grup Başkanlığı gönüllü itfaiye eri. Her üçünü de sürdürüyor.
2004 – 2007 yılları arasında Aydın’a bağlı Didim İlçesi’nde toplum afet gönüllü eğitimlerinde yer aldı. İtfaiyesi olmayan ilçeye itfaiyeyi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı lojistik desteğiyle kurdurdu.
Fenerbahçe Spor Kulübü divan kurulu üyesi.
Emine Nalan Günday’ın eşi. İki çocuk babası.
Özdemir Günday sorularımızı Fenerbahçe’nin Dereağzı’ndaki tesislerinde yanıtladı. Günday tesislerin girişinde efsanevi futbolcu Lefter Küçükandonyadis (1924 – 2012) fotoğrafı önünde.
**
Ucuz ölümler ülkesinde, üstelik
Gölcük’e rağmen deniz dolgusu
“Eşimle (Erzurum’dan) Muş’a giderken bir arkadaşım aradı ‘neredesin?’ diye sordular ‘yollar nasıl?’ dediler. ‘Hükümetimizin, Cumhurbaşkanımızın yaptığı bu yolları görmeyenler kör olan kişilerdir…Bu yatırımları görmeyenin deli olması lazım. Delilere öbür dünyada da sual olmaz. Bu yatırımları görmeyenin ya deli ya kör ya da vatan haini olması lazım. Baktığın zaman hesapla anlatmakla bitmez.”
Servet GÜNAY
AKP Çayırova İlçe Başkanı
AKP Çayırova İlçe 64’ncü Danışma Meclisi
**
Eskihisar ve Darıca’da 17 Ağustos sonrası yapılan deniz dolgularında da sonuç aynı, Gölcük gibi olacak. Ve biz söyleyince bu kaderci yaklaşım bize, ‘Gaipten haber veremezsiniz’ diyor. Biz de, ‘Gaipten haber vermiyoruz. Geçmişe bakıyoruz’ diyoruz. Tarih tekerrürler zinciridir. Ne olduysa gene aynısı olacaktır.
Ahmet KADI
İMO Gebze Temsilciliği Başkanı
TMMOB Gebze Bileşenleri Amasra maden faciası basın açıklaması
**
Yine ve yeni bir haber dizisini olası afetler, afet öncesine dair alınan/alınmayan önlemler üzerinden irdeleyeceğimiz bir yazı dizisine bugün itibariyle başlamış olduk.
17 Ağustos 1999’da, merkezi olarak hemen kıyısında yaşadığımız bir afet sonrası hala hayattaysak veya sakat, engelli değilsek bunu “Kaya marka” zemine borçlu olduğumuz aşikar.
Ancak olası afetlerde öldüren tek etken, örneğin depremde yıkılan bina mı? Şayet evlerde mobilyalar duvara monteli değilse, çok kritik yükseltilerde düştüğünde zayiat verecek eşyalarımız hala o dolapların üzerindeyse ne olacak?
Bu meselenin yurttaş ayağı..
Ya siyasi boyutu ne olacak?
Üstelik 17 Ağustos’ta Gölcük’de deniz dolgusu adına ne varsa suyun dibine gömüldüğü gerçeği ortadayken..
İzmit Körfezi’nin tam ortasında; bizim Eskihisar ve Darıca açıklarından İzmit’e doğru süzülen fay hattı biliniyorken..
Darıca, Eskihisar, Bayramoğlu…
Gebze’den İzmit’e ve Kadıköy’e doğru sahil boyu ne kadar dolgu varsa çok yüksek risk altındayken..
Hadi 16 Ağustos 1999’a kadar yapılana anlam verelim, 17 Ağustos sonrası da denizi doldurmanın alemi ne?
Yeni ve yine bir seçim dönemine doğru iktidarın önemli söylemlerinden biri, “Yol yaptık” edebiyatı..
Osmangazi, Çanakkale Köprüleri’nin, İstanbul Boğazı’na üçüncünün, Üsküdar’dan Yenikapı’ya su altı tünelinin, bilumum yolların, itibardan tasarruf olmaz savıyla sarayların mevcut iktidar tarafından yapıldığı doğrudur.
O deniz dolgularında da..
Temennimiz; doğanın oraları geri alacağı vakit üzerinde insan olmamasıdır…
Kim ne kadar kör, deli veya “vatan haini” bilinmez ama birilerinin “bakarkör” olduğu, garanti!
Ama vakti zamanı geldiğinde soracaklar; “Hadi yolu köprüyü anladık. Parayı betona gömdün, anladık. Denize dolguyu hangi akıl, mantık, bilim.. Göz var nizam var Gölcük var yahu, o dolguyu oraya niye yaptın?” diye, soracaklar…
O esnada orada olup da bu zihniyete rağmen, ucuz ölümler ülkesinde sağ kurtulmayı başarabilenler.
A.U
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.