VALİ’DEN İNCİLER
Her yaşanmışlık, tarihe tanıklık etmektir.
Acılarımız vardı bizim, hüzünlerimiz, darmadağın olmuş düşlerimiz, aynı zamanda umutlarımız…..
Zaman içerisinde oturup, düşünürdük.
Erken gelen ölümleri, yoksulluğu, işkenceleri, küf kokan nezarethaneleri, Karskapı’nın hayvan ahırlarında geçen o zor günler!..
Baskınlarda ezilmiştik ilkbahar çiçekleri gibi!..
Sevdalarımız masmavi içinde toprağa düşerken…
Henüz gençliğini yaşamadan delik, deşik edilen bedenler…
Gençler, sokak aralarında kahpece sopalarla dövülürken, öldürülürken Abdullah’lar, Ali’ler, Mehmet’ler, Ahmet’ler, Uğur’lar, birileri alkışlıyordu elleri patlarcasına!...
Gün doğarken, karanlık tetikçileri ortalıktan kaybolur.
Ne çok acı çekti bu topraklar!..
Nasıl da çabuk geçti zaman!..
O kanlı tarih, o çatışma dönemi sanki karanlık içerisinde yaşıyor gibiydik. Yürekler tutsak, ağlıyordu.
Ev baskınları, yargısız infazlar…
Yaşam bu kadar kısa mıydı?
Ölen kimdi, öldüren kim, hiç kimse söylemiyordu.
Susurluk ne çabuk unutuldu?
“Kurşun atan da, yiyen de kahramandır” diyenler (!) Nerelerde şimdi?
Her dönem aç gözlü, şımarık zenginler türedi.
Sömürü düzeninin çarkı işte böyle döner.
Ovalar, dağlar, dereler, nehirler talan edilip, ”çok uluslu altın avcıları siyanürle zehir saçar.”
Ve insan önce şunu öğrenmeli,
“Aydınlanmadan vazgeçen, ne yurttaş olabilir, ne demokrat, ne de yurtsever”
Dönüşümün soluklanmasıdır aydınlanma!..
Bilimdir, sanattır, özgürlüktür!..
Bunlardan vazgeçtiğiniz zaman, birer birer, onar onar yok olur gidersiniz!..
Öfke kol geziyor bu günlerde ortalıkta.
Adana’nın ovasında küfrün , hakaretin bini bir para..
Ne çok acı çektik.
Bayramlar bile zehir edildi insanlara…
Küfür edenler haklı, hakaret edilenler haksız ilan edildi.
Çukurova’da hiç bu kadar aşağılanmadı insanlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.