Üniversiteler arttıkça eğitim kalitesi düşüyor
Z Kuşağı Tunahan Tüze eniştesinden sebep eczacılık hedefliyor. Nokta atışlı hedefinde Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi veya yüzde 50 burslu imkanıyla Yeditepe Üniversitesi olabilir ve kaygısı var: “Üniversiteler arttıkça eğitim kalitesi düşüyor.
Sevgül – Sedat Tüze çiftinin oğulları Tunahan Tüze ile dün ilkini yayınladığımız görüşmenin ikincisini bugün sürdürüyoruz. Bugün itibariyle sayfa manşetine ve en başa çektiğimiz konu aslında bildik bir konu. Örneğin ilçemizde TMMOB Gebze Bileşenleri’nin tamamının başkanına aynı soruyu yöneltsek farklı cümle kurguları üzerinden benzer yanıtları alırız.
BİZİM MESLEK İÇİNDE GEÇERLİ
2002 sonrası AKP Hükümeti’nin uyguladığı, “Her ile bir üniversite” daha o yıllarda akademik çevrelerden uyarı almış ama AKP her zamanki gibi bildiğini okumuştu. Günümüzde geldiğimiz duruma bizim mesleğimiz açısından bir yaklaşım getirecek olur isek ne yazık ki, Türkçe imla kurallarını dahi yeterince bilmeyen üniversiteli gazetecilere tanık oluyoruz.
KALİTE İÇİN ÜNİVERSİTE SAYISI AZALTILMALI
Üniversiteler yaygınlaştıkça zaten geleceğe dair kaygıları olan Z Kuşağı’nın o kaygısını Tunahan Tüze kendi şahsında tüm açık yürekliliğiyle ifade ediyor: “Yurt dışındaki üniversitelere baktığımız zaman adı sanı tam Harvard olsun Oxsford olsun bu tip üniversiteler dünyanın her yerinde bilinen üniversiteler. Biz ise fazla üniversite açarak kaliteyi düşürüp daha fazla mezun veriyoruz. Aslında kaliteyi yükseltmekse amacımız üniversite sayısını azaltmalıyız.
APPLE ÜNİVERSİTESİ… GÖRMEDİM
Bizim grafiğimiz çok yayvan. Dikine olmalı. Sabancı, Koç gibi büyük şirketler üniversite açıyor. Ama yurt dışında bir Apple Üniversitesi görmedim. Adamlar gerçekten çok iyi para kazanmalarına rağmen yaptıkları iyi bilinen üniversitelere bağışta bulunmak. O şekilde üniversite de daha çok güçlendirmiş oluyor. Kendi üniversitesini açmaktansa diğerini güçlendirip oradaki elemanı da alıyorsun zaten.
KOÇ VE SABANCI’DAN ŞARK KURNAZLIĞI!
Ülkemizde şirketler tarafından kurulan üniversiteler daha çok ticari kaygıyla kuruldu. Eleman odaklı olsaydı Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversitelere yardım yaparlardı. Koç, Sabancı gibilerin yaptıkları şu: ‘Aradan iyilerini kaparız. Biz de kazanırız.”
Ne kadar az üniversite, o kadar kalifiyeli eleman. Kalifiye eleman demek ise; adınız üniversite olduğunda, herkes üniversiteye gidemez anlamına geliyor.
ÜNİVERSİTELİLER ARA
ELEMAN OLMAK İSTEMİYOR!
Ve ara eleman dediğimiz eleman kitlesini de oluşturuyor. Üstteki adam, ara eleman olmazsa çalışamıyor. Bir çarkın bir dişlisinin kaybolması misali. Herkes üniversite okuduğu için kimse ara eleman olmak istemiyor. Hâlbuki dengeyi kurabilirseniz alttaki de, ortadaki de, üstteki de iyi maaş alır. Siz refah seviyesini yükseltmiş olursunuz. Herkesin üniversite okumasına gerek yok. Üniversite okumayan da, okuyandan bir tık daha az maaş alıp geçimini sağlayabilir.”
YARIŞ PİLOTLUĞUNA, DOKTORLUĞA NİYET… : Tunahan Tüze, “Eczacı olmak istiyorum. Eniştem eczacıydı. Anlattıklarından dolayı bana cazip geldi. Küçüklüğümde biraz hızı sevdiğim için yarış pilotu olmak isterdim. Ondan sonra doktor olmaya karar verdim. Ama birazcık rahat bir adam olduğum için doktorluktan da caydım. Eğitim ağır geldi. Doktor olmak için çok çaba harcamalısınız” deyip ekledi: “Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi veya yüzde 50 burslu imkanıyla Yeditepe Üniversitesi olabilir.”
**
45 bin öğretim elemanı açığı var
Türkiye'nin öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı bakımından OECD ortalaması olan 16'ya ulaşabilmesi için, 20 bini doktoralı olmak üzere 45 bin öğretim elemanına ihtiyaç var. Her yıl yaklaşık 18 bin 500 öğretim elemanının sisteme dahil edilmesi gerekiyor. Türkiye'nin doktora mezunu sayısı da düşük. Türkiye yılda 4 bin 500 doktora mezunu verirken, ABD'de 61 bin, Rusya'da 27 bin, Almanya'da 25 bin, Japonya'da 17 bin doktora mezunu veriliyor. (Kaynak: Milliyet Gazetesi)
**
İnsanların birbirine “terörist”
demesi ekonomik kaygılardan
** Eczacı olmayı hedefleyen Tunahan Tüze toplumsal gerilimlerde insanların birbirlerine sosyal medyadan “Terörist, vatan haini” türü atarlanmalarına getirdiği yaklaşımla psikologlara parmak ısırttı…
15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin ardından halkın sokaklara meydanlara inmesini yorumlayan Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak bir belediye meclis toplantısında özetle, “Açıkçası genç nesle dair şüphelerim vardı ama 15 Temmuz gecesi ve sonrası, onlara dair tüm kaygılarım gitti. Güveniyorum” dedi. Karabacak o kaygısının da gençlerin küpe takmak dahil giyim kuşam tarzından olduğunu söyledi.
PARMAK ISIRTTI
Malum çok kısa bir süre önce halkımız sosyal medyadan birbirine haylice yüklendi. Ölüm orucundaki Avukat Ebru Timtik’in hayatını kaybetmesi ve Sakarya’da Kürt kökenli işçilere yönelik saldırıda taraflar birbirlerini vatan haini, terörist olmak gibi durumlarla suçladı. Tunahan Tüze’ye o zamanları hatırlattık. Eczacı olmayı hedefleyen Tunahan Tüze toplumsal gerilimlerde insanların birbirlerine sosyal medyadan “Terörist, vatan haini” türü atarlanmalarına getirdiği yaklaşımla psikologlara parmak ısırttı…
“Ekonomi ve iktidar kaygısı olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bir insana ‘teröristsin’ demek vatanına, ailesine belki bir hakaret. Bunun her konuda kullanılmaması gerek.
Soylu’ya bu gönderme…
Sistem korkuyla susturup
gerçekleri gizlemeye çalışıyor
Tunahan Tüze’ye görüşme esnasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun CHP İstanbul Avcılar Gençlik Kolları’ndan bir yöneticinin Ebru Timtik vakası sonrası, “Hesabı sorulacak” tvitinden ötürü hedef gösterdiğini ve gözaltına alındığını hatırlattık. Tüze’ye, “Bunlardan sebep, sosyal medya paylaşımı yapmaktan kaygın var mı?” dedik. Bu seferki yanıtı aktif siyasetçi bir dedenin torunu, babanın oğlu olduğunu kanıtlar şekildeydi. Zaten annesi de, “Aktif siyasete atılmak isterse engel olmam. Herkes hayatta istediğini yapabilmeli” demişti…
“Hükümet gücünün kaybolmaya başladığını hissettikçe yapılan her şeyin üzerini çizmeye başlıyor. Sizi korkuyla susturup gerçekleri gizlemeye çalışıyor bir bakıma.”
**
Tunahan Tüze ile hobiler ve inciler…
Çatapat izleseniz de
izlemeseniz de içindesiniz!
“Çok aktif sinema izleyicisi değilim. İzlemeyi severim ama filme dair görüş belirtemem. Çok ileri derecede sinema alışkanlığı olan arkadaşlar var. Ben o kadar değilim ama bir film izleme kültürüm vardır.
Benim çok sevdiğim bir bilim kurgu türü dizi vardı. Alman yapımı, Dark diye bir dizi idi. Çok fazla kafa karıştıran ve sorgulatan bir diziydi. Film olarak da yine bilim kurgu dizisi Yıldızlararası. Sonunda şaşırdığım, olayların gidişatı ve evrenin gidişi hakkında güzel bir filmdi.
Geçmişte izleyip beğendiğim Poyraz Karayel adlı dizi vardı. Ezel’i izlemedim ama çok arkadaşım önerdi. Boş olduğum bir konumda izleyeceğim.
‘Çatapat’ izlemesem dahi; izleseniz de izlemesiniz de çatapatın içindesiniz. Hayatın içinde bile çatapat var. İnsanlar çok gergin. Bunun tek sebebi ekonomik olarak gergin bir ortamda olmamız. Herkes bir anda batabilir. Ekonomik olarak çok büyük bir yokluğa düşebilir. O yüzden bu çatapatın düzgün bir ekonomik sistemle biteceğini düşünüyorum.
Bilgisayarda oyun oynamayı severim. Kitap nadiren okurum. Okuduğum en son kitap kişisel gelişim üzerineydi. Bilim kurgu yani bu yaşadığımız dünyayla ilgisi hiç olmayan şeyleri okumak bir anlıkta olsa anı unutmak hoşuma gidiyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.