Tercih dönemi için7 öneri

Tercih dönemi için7 öneri

Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, sınav tercih döneminde ve bekleyiş sürecinde sınava girenlere iyi gelecek 7 öneriyi sıraladı.

Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, bu sancılı tercih ve bekleyiş sürecinde bu sınavın hayatın sonu olmadığına vurgu yapıyor ve ekliyor: “Ne kadar çok duygu eşlik ediyor değil mi bu bekleyişe? Ya başarılı olamazsam kaygısı, istenilen sonucun elde edilme ihtimalinin heyecanı, bazı belirsizliklerin öyle ya da böyle sona erecek olmasının verdiği rahatlık, üniversite ortamına dair duyulan merak… Bu duyguları ve daha birçoğunu farklı yoğunluklarda, saatten saate değişen bir şekilde tecrübe ediyor olabilirsiniz.’’

7 ÖNERİ
Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, tüm bu duyguları deneyimlerken hatırlamanın iyi geleceği 7 öneriyi şöyle sıralıyor:
Hepimiz çalışıp elimizden geleni yapıyoruz. Bundan sonrası bizim kontrolümüzde değil. Bu aşamada yapabileceğimiz en doğru şey, sakinliğimizi koruyarak geleceğimizi planladığımız bu günlerde daha sağlıklı kararlar almak ve bize iyi gelecek tercihlerde bulunmak olur. Eğer sınava hazırlanma sürecinde eksiklerimiz olduğunu düşünüyorsak bunları fark etmiş olmak bile çok kıymetli. Çünkü ancak ve ancak eksikleri ve gelişim noktalarımızı keşfettikten sonra bu yolda sağlam adımlar atabiliriz. İşler istediğimiz gibi gitmezse de hayatta her zaman alternatif yolların olduğunu hatırlamalıyız.
Bu sınav hayatın bir özeti değil. Kocaman yaşamı bir sınav sürecine indirgemek kulağa doğru geliyor mu? Sınavda başarılı olmanın birçoğumuz için önemli olduğunu anlayabiliyoruz. Fakat hepimizin akademik başarı dışında da çok kıymetli özellikleri ve güçlü yanları var.
Sınav sonuçları başarımızın kesin bir yansıması değil. Sınav sırasında stres, heyecan, kaygı, korku, suçluluk, yetersizlik, belki de öfke gibi birçok duygu bize eşlik ediyor. Bu nedenle bazılarımız sınav deneyimini daha sorunsuz geçirirken bazılarımız potansiyelimizin altında kalabiliyoruz. Bu nedenle kimsenin başarı seviyesini yalnızca bir sınava göre değerlendirmek doğru olmaz. Bunu değerlendirmek için çalışma dönemi boyunca gösterdiğimiz performansımıza bakmak gerekir.
Bir üniversiteye giriş hakkı kazanmak mutluluk verici olsa da yeni bir okulun, sosyal çevrenin hatta belki de şehrin bizde kaygı uyandırması çok anlaşılır. Bu yeni dönemin belirsizlikleri korkutucu geldiğinde kendimize belirsizliğin her zaman olumsuz olmadığını, belki de bizi çok büyük güzelliklerin beklediğini hatırlamaya çalışabiliriz!

KENDİNİZİ BAŞKALARIYLA KIYASLAMAYIN
Kendimizi ne olursa olsun başkalarıyla değil kendimizle kıyaslamamız gerek. Hepimizin farklı becerileri ve güçlü yanları var. Hepimiz bu hayatta kendi ritmimize göre ilerliyoruz. Bu nedenle sınav sonucunu öğrendiğimizde başkalarının ne yaptığından öte kendi geçmiş performansımıza göre bugün nerede olduğumuza odaklanmamız lazım. Çünkü başkalarının durumuna bakmanın kimseye hiçbir faydası yok.
Üniversite tercihimizi yaparken seçtiğimiz alanı bitirdiğimizde bunun iyi ve kötü bütün sorumluğunun bizde olacağını ve bize bugün akıl veren kimsenin değil de bizim bunun sonuçlarının keyfini ya da olumsuz sonuçlarını yaşayacağını hatırlamamızda fayda var. Bize tavsiyelerde bulunan insanlar çok iyi niyetli olabilirler ve bizi gerçekten tanıdıkları için bazı yorumlarda bulunuyorlar ama günün sonunda kararımız kendimize ait olmalı çünkü sonrasında bu kararımızdan memnun olmazsak da bunun sorumluluğunu kendimiz üstlenebilmeliyiz.

Tercihlerimizi yaparken kendi kişilik özelliklerimizi, kendi güçlü ve zayıf yanlarımızı, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığımızı değerlendirmemiz gerekir. Her şehir, her üniversite herkes için iyi olmayabilir. Bu yüzden çok tercih edilen, herkesin seçtiği yoldan sorgusuzca ilerlemeyelim. Başkası için iyi olan, bize gerçekten iyi gelmeyebilir.

TUĞÇE YAKICI

psikolog-dr-gizem-surenkok-3.jpeg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.