Tabip Odası’ndan deprem temalı etkinlik
Kocaeli Tabip Odası Depremde Yaşananlar temalı ‘Çınarlar ve Fidanlar Buluşuyor’ etkinliği gerçekleştirdi.
Kocaeli Tabip Odası 14 Mart Tıp Bayramı Kutlamaları kapsamında İzmit Cumhuriyet Mahallesinde bulunan oda binasında genç hekimler ve tecrübeli hekimlerin bir araya geldiği “Depremde Yaşananlar” temalı Çınarlar ve Fidanlar Buluşmasını gerçekleştirdi. Buluşmada 1999 Gölcük depreminde görev yapan hekimler yeni mezun ve genç hekimlere tecrübelerini aktardı. Buluşmaya genç ve tecrübeli hekimlerin yanı sıra İzmit Belediye Meclis üyesi Dilek Yalçın da katılım gösterdi. Emin Sami Arısoy, “Bu deprem olduğunda hepimizin aklına 99 depremi geldi. 17 ağustosun ardından 2 kitap hazırlamaya çalıştım. Kitaplarının önsözlerinden kısımlar okuyan Arısoy “Bu kitaplarımın basımında katkısı bulunan herkese teşekkür ediyorum. Yüce Türk Ulusunun Atatürk’ün yolundan ayrılmadığı sürece altından kalkamayacağı bir felaket yoktur” dedi.
“HER YER GÖLCÜK’E DÖNMÜŞTÜ”
Deprem bölgesinde görev yapan Arçelik Fabrikasında iş yeri hekimliği yapan Coşkun Ova Şeyhoğlu “Ben 17 Ağustos sonrası demiştim ki herhalde bu hayatta görülebilecek her şeyi gördüm. Biz deprem görmemişiz. Çünkü 99’u birebir yaşadığım halde bu kadar büyük bir felaket görmemiştim yeri gelmişken asrın felaketi tanımlarına katılmıyorum. Depremler bir doğal afettir bunu felaket haline getiren hazırlık yapmayan insandır. Urfa’da sel felaketin de 15 ölü var ve kayıplar da var. Bu ülkede devlet vatandaşını bulamıyor. Akşam 9’da Antakya’ya vardım. Ama karşımda bir şehir kalmamıştı koca bir şehir enkaza dönmüştü. Devletin sağlık hizmetinin olmadığı bir yerde tabipler birliği STK’lar, belediyeler ve hekimler köylere sağlık hizmeti verdiler. Ve hala sağlık hizmeti Antakya’da verilmiyor. Gündüz Antakya’da gördüklerimi görünce her yer Gölcük’e dönmüştü.” İfadelerinin kullandı.
“ÇOK FAZLA ÖNLENEBİLİR ÖLÜM OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
17 Ağustos depreminde Kocaeli Devlet Hastanesinde görev yapan Genel Cerrahi Uğur Doğan “Hekim olarak o ilk günlerin çok önemli bir hastayı sırayla defalarca muayene ediyorduk çünkü kimlik kimsede yoktu. Günler sonra yakınlarını arayan kişiler geldiğinde hiçbir kaydımız yoktu. Günler sonra Düzce'den 5 yaşında bir çocuk geldi ve bileğinde “Sarı Süleyman'ın fırınının yanındaki binadan çıktı” yazıyordu. Zor günlerdi arabada sokakta yatıyorduk. Bugün nasıl deprem bölgesi bilmiyorum. Çok fazla önlenebilir ölüm olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Haber: Tuğçe YAKICI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.