Hakkari Çukurca’da şehit olan İlker Ağçay’ın cumartesi günü Mustafa Paşa Camii’nde öğlen namazında mahşeni bir kalabalıkla sonsuzluğa uğurlandı.
Yaklaşık 35 yıl oldu bu topraklarda gencecik evlatlarımız terörün ve bilinmezliğin hedefinde vatan savunmasında sınırlarımızı korumak için şehit oluyor.
Hiç unutmuyorum 1990 yıllarda şehit cenazeleri ülkemizin değişik noktalarına gelmeye başladığında dönemin siyasetçileri “bunlar 3-5 teröristten ibaret” olduğu ifadesini sıkça kullanırdı.
Demek ki, o gün bu gündür yanlış tespitler yapıldı.
O zamandan bugüne kadar geçen onca zaman diliminde geleceğe dair doğru öngörüler yapılamadığı için bugün sınır boylarımızda yabancı ülkelerin, emperyal güçlerin eğit-donat yöntemiyle hem ülkemize hem de komşu ülkelerin güvenliğini tehdit eder duruma gelindi.
Unutulmasın ki, ülkeler dışarıdan yapılan saldırılarla yıkılmaz.
Belki doğru bir tespit olmayacak ama Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kuşattığı anlarda Bizans’ın sarayında din adamları ve muktedirler meleklerin cinsiyetini tartıştığı varsayılır.
Tabiki bu tür konuların gerçek olup olmadığı bilinmez ama bu benzetme tarihe not düşmek için önemli bir uyarıdır.
Gelelim ülkemizde neler olup bittiğine;
Cumartesi günü şehit cenazesinde dikkatimi çeken bazı konular oldu, güvenlikle ilgili kurumların yetkilileri daha dikkatli olmalarında yarar var.
30 yıllık bir gazeteci olarak şehit cenazesinin bulunduğu yere girebilmek için oldukça sıkıntılı anlar yaşadım.
İktidara yakın bazı kişiler hiç bir temsil imtiyazı olmadığı halde bizim giremediğimiz protokol kapısından rahatlıkla giriş çıkışı sağlandı.
Lütfen bu toplumu ayrıştıracak konulardan uzak durun.
Ülke insanlarını ayakta tutan sembollerle insanları ayrıştırmayın.
Şehitlik ve gazilik gibi önemli makamları siyasi malzeme olarak görmekten kaçının.
Bu topraklarda yaşayan hiç kimse bir diğerinden az vatansever değildir.
Ayrıca vatanseverlik kimsenin tekelinde de değil.
Şehit cenazesine gelen binlerce insanın pek çoğu alt gelir gurubuna mensup insanlar olduğunu unutmamak lazım.
Güvenlik güçlerinin sadece protokole mensup insanlara karşı sorumluluğu yoktur.
Şehit cenazesine katılan yurttaşların güvenliğinden sorumlu oldukları unutulmamalı.
Cumartesi ve pazar günü Türkiye’nin değişik illerinde 11 şehit cenazesi yüreğimizi yaktı.
Böyle zor ve sıkıntılı günlerde yetkili ve sorumlu makamlardaki insanlar konuşurken sözlerini ölçüp biçmeli.
Türübünlere konuşmanın bir anlık getirisi olabilir.
Unutulmamalı ki trübünlerdeki insanların da söyledikleri ve söyleyecekleri sözler hafife alınmamalı.
Toplumu ayrıştırarak yönetmek ileride çok tehlikeli sonuçlara yol açabilir.
Bu yüzden soğuk kanlılıkla birbirimizi dinlemeliyiz ve anlamalıyız.
Haksız ve hukuksuz uygulamalardan uzak durmak hepimizin yararınadır.