12 Eylül askeri darbesinin en büyük darbelerinden biri kültüre edebiyata oldu. O darbe ile ve sıkıyönetim süreci ile sona ermeyen, hala ermeyen süreç ilk kitapları yasakladı. O gece “kitaba düşman”ların darbesinde, çok sayıda kişi ilk olarak ne yaptıysa Emine Büyüksütçü de onu yaptı:
KORKULU BİR BEKLEYİŞ
“12 Eylül’de Zonguldak’ın Devrek İlçesi’ne bağlı Komşular Köyü’nde, kız kardeşimle evde idik. Köyde olduğumuz için sokağa çıkma yasağı çok geçerli değildi. Yine de, ‘Ne olur ne olmaz’ endişesi vardı. İlk işimiz kardeşimle kitapları saklamak oldu. Korkulu bir bekleyiş başladı.
İÇİMİZİ ACITIYOR…
Niyazi eve ertesi pazartesi günü gelebildi. Bazı arkadaşlar tutuklanmıştı. Bizde her akşam bir yerde kalıyorduk. İnsan o günleri konuşmak bile istemiyor, içimizi çok acıtıyor. Tutukevleri, görüşmeler, insanlık dışı muamele.
KISA GEÇİYORUM. ROMAN ÇIKAR!
Niyaziler’e aldılar. Toparlayıp Konca Tutukevi’ne götürdüler. 1 yıl tutuklu kaldı, açığa alındı. Mahkemede beraat etti. Göreve döndü. Adıyaman, Gerger’e sürgün edildik. Olayları kısa geçiyorum, yoksa bir roman çıkar. Gerger’den Gölbaşı, Savra Köyü’ne. Oradan da Besni, Oyratlı Köyü. Tabii, rahat bırakılmadık. Kısacası Adıyaman’da bir 9 yıl geçti, açısıyla tatlısıyla.”