Şahsım dahil olmak üzere köşe yazarlarının okurdan övgü aldığı durumlarda kullanılan klasik ifadelerden biri, “Duygularıma tercüman oldunuz…” ve türevleridir.
Dün birinci bölümünü yayınladığım yorumun bugüne sarkan ana fikirlerinden biri aslında Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz’ün halka tapusunu vermediği, sattığı üzerine olacaktı.
Üç aşağı beş yukarı aynı zaman dilimine, iki yorum arasındaki zaman diliminde keşfettiğim bir basın açıklamasında İYİ Parti Gebze İlçe Başkanı Burak Uluköylü, farklı cümlelerle ifade edeceğim vakayı ifade etmiştir..
https://www.gebzehaber.net/tapu-vermiyorsunuz-tapu-satiyorsunuz-68434h.htm
Çok nettir. Büyükgöz tapu vermemekte, bir emlakçı edasıyla tapu satmaktadır.
Aynı zamanda emlakçılık da yapan gazeteye verdiği demecin video bölümünde bir detay dikkatimi çekti.
Büyükgöz’ün konuşması montajlanarak verilmiş.
Büyükgöz bir cümlesine “Sizin de belirttiğiniz üzere..” diye başlayıp hemen üzerinden halkın güvenini kazandıklarından falan söz etmektedir.
Demek ki montajda kesilen o bölümde kendisine, “Halkın güvenini nasıl kazandınız?” tarzı, pozitif yönlendirmeli bir soru da iletilmiştir.
Belediye başkanının emlakçı gibi davrandığı bir kentte emlak işine de giren gazetenin etik değerler üzerinden Gebze’nin emlak değerlerini de etkileyecek vakalara bu derece “tarafsız” eğilmesi etik midir..
Yoksa etik, ahlak… Halen süre giden 12 Eylül askeri darbesine varlığını borçlu olanların sürdürdüğü vahşi kapitalizm ve neo liberazim için çok mu ütopiktir!
**
Yakın tarihe bir göz atmakta fayda var..
1989 – 1994.. İstanbul’da Kağıthane Belediyesi..
Milli Görüş’ün batıda yerel iktidarda olduğu tek tük veya belki de tek ilçesi..
Akabinde 1994 yerel seçimleri.
Malum..
İstanbul Büyükşehir.. Ankara Büyükşehir..
Bizde Gebze, Darıca, Çayırova’nın SHP’den (CHP) Refah’a (SP/YRP) geçtiği yıl. Bu üç ilçemizde o dönemden bu döneme sadece Çayırova’da bir kere CHP 1999’da yine alıp 2004’te yine geri verdi. Bu sefer “Gömleği çıkartanların” AKP’sine..
O yıllarda Milli Görüşçüler en çok, ön yargılı yakıştırmalardan sitem ederdi. Birileri onların kendini ifade özgürlüğüne rağmen onların aslında ne olduğunu, ne derken ne demek istediğini dahi onlara rağmen “dile getirirdi.”
Gel zaman, git zaman..
Türkiye 28 Şubat’ı yaşadı..
Akabinde malum, 2002 AKP…
Hızlıca, sadece kilometre taşlarını hatırlatmak üzere geçtim. Bilinen tarihin detayını anlatmaya gerek yok..
Ama dünden bir cümleyi hatırlatmakta fayda var..
Çok özür dilerim ama sözcü olarak seçtikleri vatandaş İŞKUR’da çalışıp FETÖ’den atılmış bir personel..
Soruları sıralayalım..
Yavuz Selim ve Hürriyet Mahallesi ahalisinin önemli bir kısmının sürdürdüğü süreçte öncelikle kime ne mesaj verilmektedir..
Sözünü ettiğiniz kişi Kasım Yağcıoğlu..
Vakaya dair soruşturma geçirdiği de aleniyken, sokakta serbest olarak dolaştığına göre..
Dün de vurguladım.
Bu ülkenin, bu bölge ve ilçenin, Gebze Adliyesi’nin hakim ve savcılarına rağmen..
Geçiniz, “Çok özür dilermiş…” gibi kelime oyunlarını!
Neden devamı yok..
Neden devamında, “Demek ki soruşturma sonrası serbest bırakılmış…” diyemediniz.
Zaten demeyecek olduğunuzu da ben tamamlayım.
20 Temmuz 2016; OHAL süreci ile birlikte olmayan “adalet” anlayışınız ile mensubu olduğunuz iktidar partisi marifetiyle ekmeğine kan doğrananlardan olmasın..
Kasım Yağcıoğlu’nun o günkü meclis toplantısındaki söylemleri esnasında gerek beden dili gerek ifade biçimiyle o sürece dair bir öfkenin yansıması, kusması var mı idi bilemem..
Ancak Büyükgöz’ün şu ifadesi de ilginç..
“Tek başına bir şeyse konuşmasına devam etsin ama gördüm ki tek başına değil. Bir ara döndü. Kendilerine akıl veren bir siyasi partinin avukat kimliği olan adayına (Recep Dursun)… ‘Böyle değil mi’ diye sorular sormaya başlayınca deşifre olmuş oldu…”
dediniz.
Desem ki, “Tek başına olmadığını nasıl tespit ettiniz…”
Dersiniz ki; adını vererek veya yine tarif ederek… “Bir siyasi partinin avukat kimliği olan adayına (Recep Dursun) dönüp sordu ya.”
Eyvallah. Belgelediniz.
“Organize provakatör seçilip konuşturulmuş…” derken nasıl ve neyle belgelersiniz?
Zinnur Büyükgöz’ün de mazisinde 2002 öncesi bir Milli Görüş yılları, Milli Görüşçü olmasından sebep bu tür ve benzer önyargılar, yaftalar ile canını sıkan yaşanmışlıklar; kuvvetle muhtemel vardır.
Kendisi yaşamıştır, yaşamamıştır ayrı mesele. Etrafından yaşayanlar mutlaka vardır.
28 Şubat sürecine dair mağduriyeti..
Yine aynı şekilde.
Şahsında değilse bile etrafında mutlaka vardır.
Çekirdek veya geniş ailesinde türbanlılar varsa..
Sırf türbanlarından gerekçeyle soruşturma yediler mi yemediler mi bilmem ama halkın iğreti bakışlarını, laf atmalarını…
HDP Kocaeli Milletvekili, Milli Görüşçü Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu henüz bu hafta içi ağırladık, “Hava Kurşun Gibi Ağır”da..
Gergerlioğlu yaşamış, Büyükgöz de kuvvetle muhtemel yaşamıştır.
Ama Gergerlioğlu bir de şey demektedir..
28 Şubat mağdurlarının iktidara gelenlerinin, 28 Şubat’a rahmet okuttuğunu söylemektedir..
https://www.gebzehaber.net/28-subata-rahmet-okutuyorlar-68380h.htm
Şimdi Zinnur Büyükgöz’ün Kasım Yağcıoğlu’na yaklaşımı gibi bir yaklaşımı Büyükgöz’ün kendisine sergileyelim.
Sayın günümüzün iktidar partilisi ve yerel iktidarı Zinnur Büyükgöz..
Devlette ve Gebze Belediyesi’nde illakin devamlılık esastır..
Köşker sürecini de dahil ederek o halka çektirdiğiniz bu kadar eziyetten sebep..
Siz de mi 28 Şubat, mağdurlarındansınız!
Kasım Yağcıoğlu’nun öfkesini 15 Temmuz sonrası vakaya bağlamışsınız ya..
Hakim ve savcılığın ötesinde bir psikolog edasıyla..
Tamamen ondan sebep!
28 Şubat, “mağdurlarından” mısınız?