Yazıma bir türkümüzün çok anlamlı şu dizeleriyle başlamak istiyorum. Eyüp Sabır ile vardı mısıra buda gelir buda geçer ağlama doğrunun geç de olsa meydana çıkma bir huyu vardır. Şamana zehir nedir diye sormuşlar. Bilge şaman ihtiyacımızdan fazla olan emeğin sömürülmesi kin nefret, ırkçılık gibi şeylerin hepsi zehirdir demiş.
Çok zengin bir adam oğlunu hayatı etraflı öğrensin diye çok yoksul bir adamın yanına vermiş. Bir yıl sonra oradan oğlunu almış. Bir gün oğluna, oğlum o evde ne öğrendin diye sormuş. Yanıt çok ilginç. Çocuk dediğim yirmi yaşında biri. Çok önemli bir şey öğrendim.
O da bizim ne kadar yoksul olduğumuz. Ama baba yine de sana teşekkür ederim. Benim çok şeyler öğrenmeme neden oldun. Gerçeği gösterdin hayat kolayca anlayabileceğimiz kadar kolay değil. Hayattaki en zor şeydir hayatı anlamaktır. Hayatın içinde sadece sıradan sakin insanlar yok. Dilenciler hayat kadınları, deliler, çok akıllılar, evsiz barksızlar, sömürülenler, günahkarlar var.
Mesela yanaşma kime denir. Yoksul olan kimdir? Adalet nedir? Soyluluk nasıl bir şeydir? Kime soylu denir? Bu sorularıma 17 yy da yaşanmış iki olayla cevap verelim. Mesela Avrupalı bir soylu genç bir prens, eşine sarayındakileri tanıtırken gösterir. Bu insanlar bizim uşaklarımızdır der. İşte size adaletsizlik. Bizler bu adaletsizliğin ortadan kalkması için uğraşıyoruz.
Tarih boyunca bu uğurda çok değerli devrimciler, bilim insanları, sanatçılar, idam edildiler, ateşe atıldılar, sürgün edildiler. Bitmediler tabi Nazım Hikmetin değişiyle onlar havada kuş kadar, deniz de balık kadar, toprakta karıncalar kadar çokturlar. Yine Avrupa da barbarlığın devam ettiği. 18 yy bir baron kızına evlerinde çalışanları tanıtırken.
Evimizde asilzade olmayan ve bizden maaş alan herkes bizim uşağımızdır der. Tarih boyunca devrimciler bu adaletsizliğe karşı çıktılar. Bu yüzden de idam edildiler. İşkence gördüler. Ne yazık ki bu zihniyet günümüzde devam ediyor. Dünyada batıda başlayan reformun ve Rönesans hareketleri bu yüzden çok önemlidir. Devrimci olmayanlara gelince devrimci olmak ülkesini halkını sevmek ülkesinin zenginleşmesi için uğraş vermektir.
Ozan Nesimi Çimen şifa istemem balından razıyım ben halimden diyerek söylemek istediğim sözleri söylüyor. Bu sözlere benzeyen sözleri Diyojen de söylüyor. İşte bütün bu adaletsizliklerin sebebi özel mülkiyettir. Şimdi bir adaletsizlikten daha söz edeceğim. O bir hayat kadını ilk sözü şu sözler olmuştu.
Buralara düştüğüm zaman elim de bedenimden başka bir şey kalmamıştı. Düşmemek için çok uğraşmıştım. İmkansızlıklar beni insanlıktan çıkardı. Başıma gelen en büyük bela dul olmaktı.
Dul olunca çevremde ne kadar yılan, çıyan, arsız, ipsiz varsa başıma bela oldular. Hem bu sözleri söylüyor hem de önündeki ateşe çalı çırpı atıyordu. Devamlı ağzından kan geliyordu. Ağzından gelen kanı elinin tersiyle siliyordu bazen boğulacak gibi oluyordu. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Sık sık da bu öksürük beni öldürecek diyordu.