Bu kelimeyi tekil biçimde 'zam diye yazdığınızda, insan normal olarak tepki gösteriyor. Ama 'zamlar' diye çoğulu ifade eden biçimde yazdığınızda ise kanıksamış olmanın verdiği rahatlıkla tepkisiz de kalabiliyor.
Tıpkı, ülkem insanının 17 yıldır yaptığı gibi...
'Zam'lara alışmak nasıl bir şeydir?
Zamlar karşısında bu kadar duyarsız kalmak genetik midir ve de gerekli midir ?
Bu soruların yanıtı, bir süredir nelere sessiz kaldığımızda bakılarak verilebilir.
Biz de öyle yapalım...
Mesela;
Son bir yılda elektrik ve tekel ürünlerine yüzde 60, doğalgaza yüzde 52, gıdaya ve süte yüzde 50, beyaz ete yüzde 40 ve akaryakıta yüzde 30 zam yapılmış.
Bunlar, yaşam için zorunlu ihtiyaçlar. O nedenle, yapılan her zam yaşam kalitemizi daha da eksiltip toplum olarak yoksullaşmamızı getirir, getirdi de.
Bu zamlar toplumun önemli bölümünü yoksullaştırırken kimi güldürdü dersiniz ? Tabi ki yandaşları ve de rantçıları...
Peki, bizleri yoksullaştıran bu zamları savunanlar ne diyor, bir de ona bakalım.
Mesela, AKP eski milletvekili, isminin önünde profesör yazan Burhan Kuzu ne diyor, görelim.
Burhan Kuzu, doğalgaza yapılan zam sonrası gelen tepkilere karşılık olarak zammı yapanın hükümet olmadığını BOTAŞ olduğunu savundu.
Oysa BOTAŞ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kuruluşu.
Kuzunun zam savunma maskesine bakın: "Türkiye, iç ve dış tehditlerin yanı sıra ekonomik tehditlerle de karşı karşıya. Doğalgaz zammını yapan hükümet değil, Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi yani BOTAŞ’tır. AK Parti olarak,Türkiye’nin en ücra köşesine doğalgaz getirerek, vatandaşımızın hayatını kolaylaştırdık."
Bunun adı, halkla dalga geçmektir. Çünkü, BOTAŞ’ın 1,83 milyar lira olan sermayesinin tamamı Türkiye Varlık Fonu A.Ş. adına kayıtlı. Varlık Fonu’nun Yönetim Kurulu Başkanı AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkanvekili ise damadı olan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak.
Bunları kez daha anımsattıktan sonra başka sözüm yok...