Yurtseverler asla unutmayacak ! (3)

 

Unutmamak, unutturmamak sözünü verdiğim Soma faciasındaki, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki verilere bakalım biraz da.

TMMOB raporunun bu bölüme ait girişinde de yer aldığı üzere, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin temel amacı, işyerinde çalışan tüm işçilerin hiçbir koşulda kazaya uğramayacağı bir ortamın yaratılmasını ve kazaya neden olabilecek tüm koşulların iş ortamından bertaraf edilmesini sağlamaktır.

Türkiye`de işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin yaşama geçirilmesi için oluşturulmuş olan mevzuat sistemsel sorunları çözecek yeterlilikte ve nitelikte değildir. Uygulanamayan, her şeyin kağıt üzerinde kaldığı bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin yürütülebilmesi mümkün değildir. 6331 Sayılı Yasa ile işverene verilen işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerini ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden satın alabilme hakkı, özünde işçi sağlığı ve güvenliği sisteminin de taşeronlaştırılması demektir.

Soma faciasının temel nedenlerinden biri de, bilgi ve teknoloji üretemeyen sistemin, dünya piyasaları ile rekabet edebilmenin en kolay yolu olarak, ucuz ve güvencesiz emek üzerinden üretim yaptırmayı model olarak benimsemiş olmasıdır.

Türkiye`de uygulanan ekonomik sistem, sermaye birikim koşullarına ve madencilik sektörünün özgün yapısına bakıldığında, yapısal olarak "kaza" üreten bir sistemdir. Büyüme ve küresel piyasalarla rekabet edebilme adına uygulanan üretim zorlaması, uzun çalışma saatleri, işçi maliyetlerinin düşürülmesi, bir maliyet unsuru olarak görülen işçi sağlığı ve iş güvenliğinden yapılan fedakarlıklar; daha kötü çalışma koşullarını ve kazaları beraberinde getirmekte, sonrasında yaşananlar ise kalkınma için bu koşullara katlanılması gerektiği söylevine, işin fıtratına bağlanmaktadır. Soma faciası, tüm bu dinamiklerin yaşandığı acılarla yüklü, olumsuz bir tablodur.

Facia sonrası, Başsavcının, "gözaltına alacağımız herkes işçilerle birlikte öldü" beyanı ile ölen mühendisleri işaret etmiş olması, sistemin yaratmış olduğu bu facianın, sadece birkaç mühendise yüklenerek çözümlenmek istenilmesi ve sistemden kaynaklı sorunların örtülmek istenilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., TKİ, MİGEM, ETKB, ÇSGB ve Hükümetin yaşanan faciadaki  sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.

Facianın oluş nedenleri, sorumlulukların belirlenmesi, bundan sonra olabilecek faciaların önlenmesi için önemli, ancak yeterli değildir. İşyerlerinde "önce insan, önce sağlık ve önce iş güvenliği" anlayışı yerleştirilmeli, tüm süreçlerde öncelik işçi sağlığı ve iş güvenliğinde olmalıdır.

Bu kadar insanımızın canına mal olan katliamın temel nedeni, 80`li yıllardan itibaren sürdürülen ve AKP hükümeti tarafından da kılavuz edinilen emek düşmanı neoliberal politikalar ve uygulamalarıdır.

Hükümet yetkilileri, "bu işin fıtratında vardır" söylemleri, bilimin ve tekniğin karşısında aldıkları pozisyonu özetlemiştir. Ama, yaşananların sorumlusu da hükümettir.

Demokratik ülkelerde yaşanabilecek benzer facialar sonrası, hükümetler ‘hukuki ve vicdani sorumluluk ilkeleri’ gereği istifa eder. Biz de, bırakın istifayı, hükümet adına birinci derecede sorumlu kişi olan Başbakan’ın, oturduğu koltuğun etki alanı daha da genişletilmiştir.

Ama, bu ülkenin yurtseverleri, Soma katliamını ve sorumlularını unutturmayacak. Yurtseverlerin nefesi, sermayeye yaranmak için kendi insanının toplu ölümüne neden olan yasaların altına imza atanların ensesinde olacaktır. O tip politikacıların, tarihsel zeminde yargılanması ve cezalandırılması için mücadeleyi sürdürecektir.