Yurtseverler asla unutmayacak ! (2)

 

Daha önceki yazılarımda ‘unutmadım, unutturmayacağım’ diyerek siz okurlara söz vermiştim. Bu sözü yerine getirmek için yeni gelişmeleri sizlerle paylaşmayı sürdürüyorum.

İşte, o gelişmelerden biri de, TMMOB’nin hazırladığı ayrıntılı rapor. Dün irdelemeye başlamıştık, kaldığım yerden devam ediyorum. 

Facianın yaşandığı sahanın  2006 yılında ‘hizmet alım sözleşmesi’ ile önce bir firmaya verildiği, aynı sahanın 2009 yılında ise Soma Kömür A.Ş’ye devredildiğine işaret edilerek, şu tespitler yapılmış:

‘’2006’da hizmet alım sözleşmesi yapılan firma, bu ocakta yılda ancak 1.5 milyon ton maksimum üretim yapılabileceğini, bu üretimin gerçekleştirilebilmesi için de toplamda 800 işçi istihdamının mümkün olabileceğini TKİ kurumuna rapor etmiştir. Üretim sırasında kömürün yanıcı olması ve güvenli işletme maliyetinin yüksek olması nedeniyle firma, rödovans ön ödemesini yakarak sahadan çekilmiştir.’’

Çekilme gerekçesine dikkat edin lütfen,

‘’ Üretim sırasında kömürün yanıcı olması ve güvenli işletme maliyetinin yüksek olması’’

Bu gerekçeyi önüne koyan o firma, rödovans ön ödemesini yakarak sahadan çekiliyor.

İşte, insan hayatına verilen değerin çarpıcı bir göstergesi…

Peki, aynı sahayı 2009’da devralan Soma Kömürleri A.Ş. ne yapıyor ?

10 yıllık süre içinde, yılda en az 1.5 milyon ton üretim planlaması yapıyor. Yetmiyor, 2009 yılında 230 bin ton olan üretim 10 kattan fazla arttırılarak 2010 yılında 2,6 milyon tona yükseltiliyor. Bu hızlı artış sonraki yıllarda da devam ediyor ve 2012 yılında 3,8 milyon ton düzeyine kadar ulaşıyor. İşçi sayısı da 3 bini buluyor.

Son dört yılda yaşanan hızlı üretim artışları çarpıcı. Söz konusu üretim düzeyine bu kadar kısa süre içerisinde çıkılmasının sahanın fiziksel dengelerini olumsuz yönde etkilemiş olabileceği ortadadır.

Gerekli emniyet yatırımları yapılmaksızın eski havalandırma ve galeri alt yapısıyla sırf kâr amacı güdülerek çok yüksek üretim seviyesine çıkılmış ve çalışanların hayati önemdeki emniyet tedbirleri ihmal edilmiştir.

Söz konusu ocakta, görece dar bir alanda çok fazla panonun aynı anda çalıştırılmış, üretim zorlanmış, emek yoğun çalışma nedeniyle panolardaki işçi sayısı giderek artış göstermiş, buna bağlı olarak da kaza riski hızla yükselmiştir.

Bunun Türk Ceza Kanunu’ndaki karşılığı, ‘’bilerek, taksirle ölüme sebebiyet vermek’’ olarak bilinir. Cezası da yüksektir.

Cezayı da geçelim,

Kömür madenciliğinin en zoru, Soma Havzası gibi kendiliğinden yanmaya elverişli olan ve metan içeren kömür yataklarında yapılandır. TMMOB raporuna göre, bu tür yataklarda havza bütünüyle planlanmalı, bilim ve teknolojiden en üst düzeyde yararlanarak tek elden işletilmelidir. Oysa "havza" niteliğinde olan maden sahaları; ülkemizde belli belirsiz rezervler üzerinden üretim hedefleri konularak hizmet alımı ve/veya taşeronlaştırma yoluyla işlettirilmektedir.

Yaşananlar bize göstermektedir ki; Soma faciası ve benzeri çok ölümlü kazalar adı "özelleştirme" olmaksızın, özelleştirme araçları olarak devreye sokulan hizmet alımı ve/veya taşeronlaştırmanın sonucudur.

 

(Sürecek)