DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın Gebze 1 No’lu Şubesi marifetiyle örgütlendiği, Bakanlık yetkisinin alınmasından hemen sonra 40’a yakın işçinin ücretsiz izne çıkartıldığı, onların direnişine destek veren iki işçinin kovulduğu Systemair HSK direnişçileri 17’nci direniş gününde (03 Kasım 2020 ) DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nu ağırladı. Arzu Çerkezoğlu özetle, “Bedenimiz meydanlarda, yüreğimiz İzmir’de. Hükümet’in aklı fikri pandemide de depremde de sermayede” dedi. Devamı 7’de
KADIKÖY’DEN SONRA SOLUĞU
65’NCİ KM’DE DİLOVASI’NDA ALDI
Kadıköy’de emekçilerin kıdem tazminatını kıyıma uğratacak ve bugün (04 Kasım 2020) Meclis’te görüşülecek torba yasaya karşı düzenlenen eylemin ardından soluğu Kadıköy’e 65 kilometre mesafede; Dilovası’nın Demirciler (Mahalle) Köyü’nde; Makine İhtisas OSB’deki Systemair HSK önünde alan Çerkezoğlu’na DİSK Genel Sekreteri ve BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu da eşlik etti.
BİR EYLEM DE BUGÜN ANKARA’DA
DİSK torba yasanın Meclis’e geleceği bugün de Ankara’da TBMM önünde eylemde olacak. Öte yandan özetle, “Bedenimiz meydanlarda, yüreğimiz İzmir’de. Hükümet’in aklı fikri pandemide de depremde de sermayede” diyen Çerkezoğlu şunları kaydetti:
YÜREĞİMİZ ENKAZ ALTINDA
KALAN VATANDAŞLARLA
“Bugün (03 Kasım 2020) Türkiye’nin dört bir yanında meydanlardayız, alanlardayız. Şu anda direnişçi arkadaşlarımızla birlikteyiz ama yüreğimiz İzmir’de, depremde, enkaz altında olan, hayatını yitiren, yaralanan yurttaşlarımız ve arkadaşlarımızla birlikte. Ben öncelikle yaşamını yitirenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralananlara acil şifalar diliyorum ve özellikle enkazlardan hastanelere kadar bütün alanlarda canlarımızı yaşatmak için 24 saat mücadele eden bütün emekçi kardeşlerimizi de selamlamak istiyorum.
1999 DEPREMİNİ HATIRLATTI
Böylesi bir süreçte, dünyanın ve Türkiye’nin pandemiyle başa çıkmaya çalıştığı ve aynı zamanda ülkemizin depremi yaşadığı ve depremin yaralarını sarmaya çalıştığı bir süreçteyiz. Depremin ne olduğunu, nasıl olduğunu, ne büyük acılar getirdiğini bu bölge çok iyi biliyor. 1999 depremini hep birlikte yaşadık. Ve biz istiyoruz ki olması gereken şudur:
İSTİYORUZ Kİ İKTİDAR
EMEKÇİYİ KORUSUN
Bu kadar büyük bir pandeminin, bir salgının olduğu süreçte; salgının bütün ekonomik ve toplumsal yıkımını iliklerimize kadar yaşadığımız bir süreçte bu ülkeyi yöneten siyasi iktidar, bu ülkenin Türkiye Büyük Millet Meclisi yani milletin vekilleri, iktidar; pandemiye karşı işçiyi, emekçiyi, halkı koruyacak bazı önlemleri, paketleri, yasaları görüşsün.
DEPREMDEN KORUYACAK
YASALARI KONUŞSUN
Biz istiyoruz ki daha depremin enkaz kaldırma çalışmaları bitmemişken, daha enkazın altında insanlar varken Hükümet, ülkeyi yöneten siyasi iktidar, depremle başa çıkmanın, depremden halkı korumanın yasalarını konuşsun. Ama ne yazık ki bugün ülkeyi yöneten AKP iktidarının gündeminde bunlar yok. Onların gündeminde hep pandeminin başından beri olduğu gibi, bütün kriz süreçlerinde olduğu gibi, ‘Nasıl sermayeyi, patronları daha fazla desteklerim. Onlara kaynak aktarırım. İşçinin hangi hakkını hukukunu ortadan kaldırırım’ diye düşünüyorlar.
TAZMİNAT HAKKININ
KALDIRILMASI VAR
Bu torba yasada cezalı olan işverenlerin ödüllendirilmesi bile var. Ama aynı zamanda bu torba yasanın içinde 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışan işçilerin kıdem tazminatı hakkı, ihbar tazminatı hakkı, iş güvencesinin ortadan kaldırılması var. Kazanılmış haklarımızı, emeklilik hakkımızı ortadan kaldıran çok önemli düzenlemeler var. Bize diyorlar ki, ’25 yaş altı ve 50 yaş üstünü ilgilendiren bir düzenleme bu.’
KIDEM TAZMİNATINA SONUNA
KADAR SAHİP ÇIKACAĞIZ
Ama biz sermayenin bu ülkedeki 45 yıllık hayali olan kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişimlerinin karşısında hep söyledik. Onlar bizi tanımamışlar. DİSK’i tanımamışlar. Türkiye işçi sınıfını tanımamışlar.’ Kıdem tazminatı kırmızıçizgimizdir, çocuklarımızın bize emanetidir’ dedik. ‘Kıdem tazminatına sahip çıkmak bu ülkenin, memleketin geleceğine sahip çıkmaktır’ dedik. ‘Sonuna karar sahip çıkacağız’ dedik. Bugün de genç işçilerle ileri yaş işçilerden başlayarak kıdem tazminatı hakkımızın gasp edilmesine karşı bütün haklarımıza sonuna kadar sahip çıkacağımızı bugün bu direniş meydanından bir kez daha ifade ediyoruz. Sonuna kadar sahip çıkacağız, direneceğiz.
GENÇLERİ İŞSİZLİĞE
MAHKUM EDİYORLAR
25 yaş altı işçi kardeşlerimizin bir ayda 10 günden az çalışırlarsa emeklilik primini bile yatırmayacak işveren. Yani gençlerimizin; bugün işsizliğe geleceksizliğe mahkûm edilmiş olan gençlerimizin bu yaşlarda yaptıkları çalışmalar emekliliklerine bile sayılmayacak. Bugün her iki üç gençten birinin işsiz olduğu bir süreçte iktidarın yapması gereken şey gençlerimize iş bulmak, onların çalışacakları iş yerleri yaratmak, kalıcı güvenceli istihdam yaratmakken, genç işsizliğini çözecek politikalar üretmekken tam tersine gençlerimizi güvencesizliğe mahkum etmeye çalışıyorlar.
UCUZ EMEK CENNETİ OLMAYACAĞIZ
Biz bu torba yasanın bu meclisten geçmemesi için DİSK olarak bütün gücümüzle direneceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Ve yarın da (04 Kasım 2020 Çarşamba) bu torba yasa geri çekilmezse Ankara’da olacağız ve TBMM önünde DİSK olarak irademizi bir kez daha ortaya koyacağız. Hepimizin 25 yaş altında çalışan çocukları var, olacak. Ve bir gün hepimiz 50 yaş üstünde çalışmak zorunda kalacağız. O nedenle bütün haklarımıza hep birlikte sonuna kadar sahip çıkacağımızı ve onların bu ülkeyi, bu toprakları bir ucuz emek cenneti haline getirme hayallerine asla ve asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
ÇÜNKÜ ÖRGÜTSÜSÜZ
ÇÜNKÜ SENDİKASISIZ
Bir taraftan kazanılmış haklarımıza karşı yönelen her türlü tehdide karşı mücadelemizi yükseltirken biliyoruz ki bu siyasi iktidar, bu sermaye iktidarı kendi varlığını ve bu emek düşmanı politikalarını bizim örgütsüzlüğümüz ve sendikasızlığımız üzerine kuruyor. Türkiye’de her şey ama her şey işçilerin sendikalaşmasının önünde engeldir. Yasalardan mahkeme kararlarına, işveren tutumundan Hükümet’in tutumuna kadar her şey bizim sendikalaşmamızın engellemeye çalışır. Başkan Serdaroğlu çok güzel sordu: ‘Gidin bunu Systemair’in İsveç’teki yerinde yapın…’
GÜÇLERİNİ SERMAYE
İKTİDARINDAN ALIYORLAR
Biz buradan şunu çok açık bir şekilde görüyoruz. Hep söyledik. Bu işverenler bu haksızlığı, hukuksuzluğu yaparken, bizim en temel yasal ve Anayasal hakkımız olan sendikalaşma hakkımızı engellerken bunun için 1001 türlü haksızlığı hukuksuzluğu yaparken, işte güçlerini bir yerden, Hükümet’ten alıyorlar. Güçlerini bu sermaye iktidarından alıyorlar. Bu yaşanan haksızlığa hukuksuzluğa en hafif deyimiyle sessiz kalan Hükümet’ten, Çalışma Bakanlığı’ndan, siyasi iradeden alıyorlar.
BİZ GÜCÜMÜZÜ SINIF
KARDEŞLİĞİNDEN ALIYORUZ
O nedenle biz biliyoruz ki bu mücadele aynı zamanda işçilerin kendi kendini yönettiği; üretenlerin yöneten olduğu, emeğin Türkiye’sini kurma mücadelesidir. Biz gücümüzü buradaki dayanışmamızdan, birliğimizden, sınıf kardeşlerimizden ev iş yerlerinde, fabrikalarda bu ülkede ne üretiliyorsa her şeyi ama her şeyi hayatı her gün yeniden üreten ellerimizden, çalışmamızdan, birliğimizden, sendikamızdan alıyoruz. Ve bilsinler ki bizler örgütlülüğümüzü, birliğimizi ve dayanışmamızı sürdürdükçe ve bunu büyüttükçe haklı mücadelemizin önünde hiçbir güç duramayacaktır.
VİCDANSIZLIKTIR
En temel yasal ve Anayasal haklarını kullanmışlar. İnsan olmaktan, işçi olmaktan, emekçi olmaktan gelen en temel haklarını kullanmışlar ve sendikalı olmuşlar. İşçilerin sendikalaşmasının önünde durmak, her türlü haksız ve hukuksuzlukla onu engellemeye çalışmak en hafif deyimiyle vicdansızlıktır. Ve asla kabul edilemez.
BÜTÜN GÜCÜMÜZLE
YANLARINDAYIZ
HSK işçisi arkadaşlarımın bu mücadeledesinde DİSK olarak sonuna kadar yanlarındayız. Koşullar ne olursa olsun buradaki bu direniş, buradaki bu haklı mücadele başarıya ulaşana kadar, tüm işçi arkadaşlarım örgütlü ve sendikalı bir biçimde bu fabrikanın kapısından başı dik alnı açık biçimde girene kadar DİSK olarak bütün gücümüzle yanlarındayız. Ve mücadeleye devam edeceğimizi bugün buradan bir kez daha ifade ediyorum.
ÜCRETSİZ İZİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR
Çıkartılan yasalarla işverene tek taraflı olarak işçileri ücretsiz izne çıkartma hakkı verilmesi ve bu hakkında sendikalaşmanın önüne geçmek için engel olarak kullanılması asla kabul edilemez. Pandemi sürecinde işten çıkarmalar hiçbir istisnası olmadan devam etmektedir. Pandemi sürecinde bütün çalışanların işini korumak, bu ülkede siyasi iktidarın, Devlet’in birinci görevidir. Ama ücretsiz izin uygulamasına yani işçileri, emekçileri günde 39 TL, ayda bin 168 TL gibi bir ödenekle yaşamaya mahkûm eden ücretsiz izin uygulamasına derhal son verilmelidir.
SOSYAL POLİTİKA SOSYAL DEVLET
Ve bütün bu süreçte, pandeminin yarattığı bütün bu yıkım karşısında işçiyi, emekçiyi, emekliyi, EYT’liyi yani halkı koruyan politikalar hayata geçirilmelidir. Sosyal politikalar, sosyal devlet anlayışıyla pandeminin bu yıkımı karşısında 82 milyonu koruyan adımlar atılmak zorundadır.
ÜLKENİN GELECEĞİNİ KURMA MÜCADELESİNDEYİZ
Bütün bu yaşadığımız süreçte hep birlikte DİSK olarak, sendikalı sendikasız bütün işçi kardeşlerimizle birlikte haklarımıza, emeğimize, ekmeğimize, kıdem tazminatı hakkımıza sahip çıkacağız ve bu mücadeleyi verirken biliyoruz ki bu mücadele aynı zamanda bu ülkenin geleceğini kurma mücadelesidir. Bugün burada HSK işçisi arkadaşlarım 17 gündür burada haklarını sahip çıkarken aynı zamanda çocuklarının ve memleketinin geleceğine de sahip çıkıyorlar.
HEPİMİZİN YOLU AÇIK OLSUN
Onuruyla yaşayan, sendikal haklarını kullanabilen, ürettiği değerin hakça paylaşıldığı, insanca yaşadığımız, insanın insana kulluğunun yok edildiği bir Türkiye ve dünyayı hep birlikte, omuz omuza kuracağımıza olan inancımla tekrar direnişteki tüm arkadaşlarımı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kucaklıyorum. Hepimizin yolu açık olsun diyorum. Bilin ki konfederasyonunuz DİSK, sendikanızla birlikte, bütün sendikalarımızla birlikte sonuna kadar sizlerin yanında olacaktır. Omuz omuza olacaktır. Hepimizin yolu açık olsun. Bu kavga son derece onurlu bir kavgadır. Hepimize kolay gelsin.” (Haber Merkezi)