Siyasette iktidar sahipleri güç zehirlenmesine yakalandığı anda kaçınılmaz sona doğru yolculuk başlıyor demektir.
Anımsayın, Turgut Özal’ın ANAP’ını, Demirel’in DYP’sini…
Yıkılmaz, yenilmez partiler deniliyordu!
İktidar olduktan sonra güç zehirlenmesi yaşadılar, ‘’Her şeyi biz yaparız, bizden büyük yok, devlet biziz…’’dediler.
Liyakat yerine partizanlıkla devlet kadrolarını doldurdular, kamunun tüm olanaklarını kendi ve yakın çevrelerine bir şekilde aktardılar.
Demokrasiyi işlerine geldiği gibi kullanıp, insan hakları ve hukuk konusunda kimi zaman arızalı şeyler kapı açtılar.
Ardından bu iki parti siyaset sahnesinden silinip gitti!
2002 ile birlikte ise Muhafazakâr ve merkez sağ çizgisiyle AKP sahneye çıktı.
AKP ilk başlarda demokrasi ve özgürlükler konusunda taahhüt ettiği sözleri zaman içinde unuttu, ben merkeziyetçi partiye dönüştü.
Zaman içinde çoğulcu demokrasi yerine kendi anlayışına uygun biçimde uygulamalara girişti.
Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler ötelendi, ‘Bizden olan-olmayan’ tutumu toplum üzerine güçlü şekilde hissettirildi.
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi adını verdikleri ve demokrasi adına pek kabul görmeyen idare şekli uygulanmaya başlandı.
TBMM geri planda kaldı her şey sadece Cumhurbaşkanının isteğine terk edildi.
Gelinen durum ise herkesçe malum!
31 Mart seçimlerinde yerel yönetimde iktidar olan CHP son 30 yıllık süreçte sağ siyasetin yanlış uygulamalarından ve demokrasiyi sakatlamasından dersler çıkarmalıdır.
Yerel bazda demokrasiyi tam ve herkesin yararlanacağı şekilde sağlamalıdır.
Bizden olan ve olmayan ayrımcılığı içine girilmeden eşit hizmet götürülmeli.
Asıl önemlisi öncekiler gibi ‘güç zehirlenmesi ’ne yakalanılmamalı.
İnsanlara tepeden bakılmamalı.
‘’Devletin sahibi yalnızca biziz…’’denilmemeli!
Bir avuç ayrıcalıklı kesime değil halkın tümüne kamunun kaynakları eşit şekilde aktarılmalı, her bölge hizmetler tarafsızlık içinde götürülmelidir.
CHP yerel yönetimlerde bunları başarırsa genel iktidara da güçlü şekilde yönelecektir.
Ülkemiz on yıllardır sağ iktidarlar tarafından yönetiliyor ve gelinen noktada tüm olumsuzlukların müsebbibi onlardır.
Nedeni şu ki aynı membadan beslenen bu partilerin siyasal-ekonomik-toplumsal bakış açısı birebir aynıdır.
Türkiye için artık sol-sosyal demokrat bir yönetime geçme zamanı gelmiştir.
Ülkemiz birbirinin benzeri partilerin yarattığı olumsuzluklardan, neoliberal vahşi kapitalist ekonomik uygulamalardan, tüm bunların sonucu yoksulluk, işsizlik ve gelir dağılımındaki eşitsizlikten sıkılmış vaziyette.
Bunalan, keyfi kaçan, yaşamaktan tat alamayan vatandaş artık nefes almak istiyor.
Geleceğe umutla bakmak, demokratik bir ülkenin özgür yurttaşları olarak yaşamak istiyor.
Bu ülkede artık sağın alternatifinin sağ olmadığına CHP mutlaka yanıt verecektir.