YOKSULLUĞUN KADIN HALİ

Tuncer Altunbulak

 

Aslında ben başka bir şey yazmak için oturmuştum yazının başına. Kahvede yazarım yazılarımı hep. O anda bir dost geldi yanıma Pendik’ten, Gebze’ye gelirken otobüste bir kadının başına gelen çirkin bir olayı anlattı.

Kırk kişilik otobüste yüz kişi varmış, şoför ileri geri vites yaparken ayakta duran bir kadın arka koltukta oturan adamın kucağına hafif kaykılmış. Yolculardan çoğu gülmeye başlamışlar. Kadın mahcup olmuş ki otobüsten inmiş hemen, tabi ki utanç verici bir durum. Avrupa’da olsa bu otobüsü hemen trafikten alırlar, o gülen insanları da eleştirirler. Türkiye insanının bir kısmı kadına nasıl bir gözle baktığını ortaya seriyor bu olay. Bazı aptal erkekler için söylüyorum. Bir kadın ne köçektir oynamak için nede sarılıp yatmak için döşektir. Ne odur ne budur. Kadın bir insandır. Başka hiçbir şey değildir.

Mersinde yaşayan bir kadın denize yürüyerek hayatına son vermiş niye de ona hayat hakkı tanımayan insanların yüzünden Figen isimli bu kadına hayatı zindan edenler gitsin şimdi helvasını yesinler. Türkiye o kadar ilginç bir ülke ki bilimi bile yanıltıyor. Bir psikiyatrı insanların duyarlılıkları ışığa ve güneşe göre değişir. Güneş ışığı azalır. Serotonin düzeyi düşer buda insanın kalitesini düşürür. Türkiye ekvatora yakın kış yaz güneş alan ülke ama çoğu insanımızın serotoinni çok düşük. Bu son on yıldır toplumsal kesimlerini birbirine bağlayan jest, alçakgönüllülük, dayanışma ve hoş görü gibi undeler yok denecek kadar azaldı. Türkiye’yi idare edenler Türkiye değişti diye bar bar bağırıyorlar. Değişen bir şey yok bu ülkede halen eski kafalar eski çürümüş gelenek, görenekler. Çıkar ilişkileri feodal ilişkileri ayak oyunları ve eski çapsızlıklar devam ediyor. Bir anne televizyonda şöyle haykırıyordu “herkesi sığdırdılar da şu koca ülkeye bir benim oğlumu sığdıramadılar” senin oğlun bir devrimciydi sevgili anneciğim, devrimcileri bu ülkenin yöneticileri sevmezler. Taksim olaylarını hatırla! Hak, adalet, özgürlük istedikleri için on tane genç insanı öldürmediler mi. On tane genç karanfili bahçemizden yoldular, paranın gücüne dayanılan bir ülkede hak ve adalet isteyenlere hayat hakkı tanınmaz. Yoksulluğun ve adaletsizliğin kadın hali. Eşiyle kafesteki kuş için tartışan kadın anlatmıştı, adam kadına sustur şu kuşu kadın kuşa ne kadar yalvarmışsa kuş susarmı……… Sen kalk yerinden kafesten al kuşu eline yanan sobanın içine at. İşte bu ülkede böyle tımarhanelik binlerce insan var.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.