YOKSUL BİRİ OLARAK MI YAŞAMAK İSTERSİNİZ YOKSA BİRİLERİNİN EFENDİSİ OLARAK MI?

Tuncer Altunbulak

Bir arkadaşımla Eskihisarda oturmuş sohbet ediyoruz. Korona virüsünü anlamaya çalışıyoruz. İhsan birden boşuna konuşuyoruz, neden dedim sahildeki onlarca insanı göstererek biz bu belayı kolay kolay atlatamayız bilim insanları kaç gündür uymamız gereken kuralları anlatıyorlar baksana kimsenin aldırdığı yok, bilim konusundaki kurallara uyma kültürümüz sıfır, her şeyi bilir hiçbir şey bilmeyenler toplumun genel çoğunluğunu oluşturuyor bizde. İhsan’dan biraz söz etmek isterim.

Çok ilginç biridir, onu tanıdığımdan beri hepsi üç yüz dört yüz kelime etmiştir. En çoğunu da bu koronayla ilgili konuştu dün. Altmış beş yaş üstündeki insanların dışarı çıkmamaları konusunda devlet bir karar aldı bu karar bana kendimi kendime sorgulatma kararı aldırttı.

Nüfus kağıdıma baktım altmış beşi geçmişim, ilk defa bir yasak işime yaradı. Yasaklardan da yasağı koyanlardan da nefret ederim ama bu yasak başka bir yasak. Bilimin yasağı başımızın üstünde yeri var. Tabi inanın ilk defa yaşlandığımı hissettim. Viktor Hugo kırk yaşını gençliğin yaşlılığı olarak kabul ediyor.  Üstadım Dostoyevski altmışından sonra yaşamak başkalarının yaşamından çalmaktır diyor. Bir şair de yaş otuz beş yolun yarısı demiş. Türkiye’de elli yıl önce ölümün yaş ortalaması altmış falandı. Şimdi yetmiş falan ama yine de yoksullar, işsizler, kimsesizler ellisine varmadan ölüyorlar. Kimileri buna kader diyor kader değil tabi öyle olmuş olsa varlıklılar da bu yaşta ölürler.

Yaşamak bir insanlık hakkı. Ben şahsen bu adaletsizlik karşısında yüzyıl yaşamayı kendim için bir adaletsizlik sayarım. Bugünlerde yapılan bazı insanlık dışı işler var, ben bu kötülükleri yapanları duyduktan sonra yaşamaya karşı gerçekten utan verici. Mesela maske fırsatçıları, depremlerde birden ev kiralarını yükseltenler, bayramlarda bir gün içinde tüm temel gıda maddelerini zamlandıran bazı esnaflar. Daha bir hafta önce ceplerinde parası olanlar marketleri yağmaladılar.

Şimdi bu insanlık mı?

Onlar yaşayacaklar, parası pulu olmayanlar ölecek yoksa bu mu insanlık? Biz bu insanlarla iyi ve kötü günlerimizi nasıl paylaşacağız? Yağmacılar fırsatçılar şunu artık öğrenin sizin sağlıklı yaşamanız aç bırakmaya çalıştığınız insanlara bağlı. Onlardan birinin hasta olması sizin de  hasta olmanızı sağlıyor. Türkiye artık değişiyor görmüyor musunuz?

Bilimin aldığı kararlara uymayanları insanlar eleştiriyor. Onlara tavır alıyorlar, bundan sonraki zamana olaylara korona öncesi korona sonrası diyeceğiz. Korona sonrası Türkiye’de artık eşitsizlik adaletsizlik olmayacak.

Gülüyorsunuz di mi? Gülün gülün…

 Bana diyin ki yoksul olarak mı yaşamak istersin yoksa birilerinin efendisi olmak mı istersin, peşin söyleyeyim yoksul olmayı isterim. İşte korona sonrası yoksul ama adaletli yaşayacağız çünkü Türkiye korona sonrası sosyal devlet ilkelerine dönecek. Halkımız yoksulluğu da zenginliği de paylaşacak.

Bundan sonra halk için de kara borsacıları fırsatçıları yağmacıları barındırmayacak. Jean Jacoues Rousseau ön yargılarla dolu bir insan olmaktansa paradokslarla dolu olmayı isterim der…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.