Eski Topçu Kışlası’nın önünden geçerken hep o eski günleri anımsarım.
Binlerce asker yazın sıcağında eğitim yaptığı günler gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiverdi.
Bir anda gözümü kışlaya doğru çevirdim.
Gördüğüm manzara buruk bir sessizliğe dönüştü.
Bunun nedeni ise Topçu Kışlası’nın binalarının yıkımı salı günü başlatılmış olmasıydı.
Aklıma gelen ilk soru şu oldu;
Bu gördüğün etrafı tel örgülerle çevrili arazinin içerisinde binlerce ağaç dikilmiş.
Bu ağaçları diken insanların oradaki anıları ve hatıraları yerle bir olacak.
Belki de bir kaç yıl sonra yüzlerce dönüm arazinin içerisinde geçmişe dair hiç bir eser kalmayacak.
Birşeyleri yıkmak çok kolaydır.
Önemli olan yapılan eserleri ve değerleri yaşatabilmektir.
Son yıllarda o kadar çok yıkıma tanık olduk ki, her yıkılan değerin içerisinde yüzlerce yıllık birikim yok edildi.
Salı günü işimin yoğunluğu yüzünden Topçu Kışlasının yıkımının resimlerini çekemedim.
Çarşamba günü sabah 05:00’de kalktım, günlük sabah yürüyüşümü yaptım, kahvaltı ve diğer hazırlıklarımı tamamladım.
Salı gününden çekmeyi planladığım Topçu Kışlası resimleri için yola koyuldum.
Yolda aklıma ilk gelen soru şu oldu.
Eski Topçu Kışlası girişinde bulunan özel güvenlikçiler resim çekmeme her hangi bir engel veya zorluk çıkartır mı oldu.!
Her işin bir zor tarafı olduğu için ana giriş kapısından girmeyi deneyeceğimi düşündüm.
Önce yan yoldan Küçük Sanayi Sitesine doğru bir tur attım.
Eğer kapıdan giremezsem başka nereden resim çekebileceğimin hazırlığını yaptım.
Geri döndüm, kışlanın ana giriş kapısının bulunduğu yere geldim.
Gözlerimin önüne eski günler geldi.
Derli toplu, tertemiz çevre düzenlemesi muntazam yapılmış arazi yerine harabeye dönüşmüş bir arazi ile karşılaştım.
Kapıda bulunan güvenlik görevlisi yanıma yaklaştı, kendisine gazeteci olduğumu söyledim.
Yıkımı yapılan binalardan bir kaç resim almak istediğimi ifade ettim.
Orada bulunan yetkili diğer güvenlik görevlisi ile kısa bir görüşme yaptı.
İçeri girebilmeme müsade ettiler.
Yıkımın olduğu binanın olduğu yere geldim.
Yıkım yapan makinalar harıl harıl çalışıyordu.
Aracımı park ettim, fotoğraf makinesini aldım yıkım yapılan yerden başlamak üzere eski Topçu Kışlasının bulunduğu alanın pek çok yerinden tarihe not düşecek resimler çektim.
İlk defa bu kadar rahat ve özgür bir şekilde kışla içerisinde resim çektiğimi hatırladım.
O arada aklıma gelen ilk şey burası büyük bir botanik bahçesi olarak kalmış olsaydı herkes yazın sıcağında nefes alabileceği bir yeşil alanın keyfini çıkartırdı.
Henüz herşey bitmiş değil.
Bu şehri, büyükşehri ve ülkeyi yöneten siyasetçiler ve bürokratlar bu güzelim yeşil alanı kurtarabilir!
Nasıl mı olur?
- Tıpkı Seka Park nasıl kurtarıldıysa, eski Topçu Kışlası için çok geç kalınmış sayılmaz.
Yeni Valimiz Sayın Hüseyin Aksoy bu güzelim yeşilin her rengini barındıran bu araziyi gezerse belki bir şansımız daha olabilir!
Önemli olan yıkmak değil, var olanı geliştirip korumaktır.
İlgililere ithaf olunur...