Ramazan Ayı’nın son gününde CHP’nin İnönü Parkı’nda düzenlemiş olduğu yeryüzü sofrasının sürpriz konukları vardı.
Önce yeryüzü sofraları konusunu yakından tanıyalım.
Yeryüzü sofrası sermaye sahiplerinin ihtişamlı, lüks iftarlarına karşılık antikapitalist Müslümanların adını veren gurup tarafından Gezi Eylemleri sırasında ilk kez Beyoğlu’nda yerlerde kurulan yer sofralarıyla tanıdık.
İstiklal Caddesi’nde tomaları eşliğinde kurulan iftar sofraları nasıl bir siyasal iklimde yaşadığımızın somut göstergesiydi.
İnanç ve ifade özgürlüğü artık işe yaramıyor.
Gebze İnönü Parkı’nda yeryüzü sofrası ile İstiklal Caddesi’ndeki sofranın benzer tarafları vardı.
Her ikisinde de polisler iftar sofrasında bulunan insanları kamerayla, fotoğraf makinasıyla çekiyor olmasıydı.
Durumu fark eden CHP İlçe Başkanı Sedat Tatar, görevli polisleri uyararak, iftar sofrasının bulunduğu bölgenin dışına çıkmalarını istedi.
Belli ki, emniyetin yeni dönem yönetimi ana muhalefet partisini yakın takibe alacağı benziyor.
İftar sofrasında bulunan Kocaeli Milletvekilleri Dr. Mehmet Hilal Kaplan ile Haydar Akar, durumu “anlaşılmaz” olarak değerlendirdi.
Muhaliflerin iftar sofraları bile sıkı takip altında olduğunu bu vesileyle öğrenmiş olduk.
Ana muhalefet partisi CHP’nin iftar yemeğini sıkı takibe alan emniyet, diğer sol ve sosyalist partilere nasıl uygulama içerisinde olacağını herkes gibi ben de merak ediyorum.
Bir tarafta barış ve kardeşlikten dem vuracaksınız, diğer tarafta muhalefetin tüm girişimlerini yakın takibe alacaksınız.
Merak ediyorum, iktidara yakın kuruluşların iftar sofralarına aynı uygulama yapıldı mı?
Tabi ki, yapılmasını arzu etmem.
İnsanlığı bu şekilde dar kalıplar içerisine sıkıştırarak bir yerlere varmak mümkün değil!..
İnsanları anlamadan, onlara karşı önyargılı uygulama içerisine giren görevlileri kendilerini siyasal iktidarın bir parçası olarak görmesi büyük bir yanılgıdır.
İktidarlar gider ama kurumlar varlığını korur.
Eğer, kurumların başındaki yöneticiler herkese eşit, adil davranırsa güvenilir olmayı sürdürür.
Aksi halde taraflı uygulamalar gün gelir, o yöneticilerin karşısına çıkar.
Tıpkı, İstanbul Gezi Parkı’nda olduğu gibi!...
İftarları bile ayrıştıran siyasal iklim haline geldik.
“Senin iftarın” , “Benim İftarım” olmaz!....
Bu konularda daha dikkatli, daha temkinli olunmalı…