YER

Fatoş Özut Kırtay

Gebze...
Bir telefon gelir yetkili kuruma...
Görevli kadın açar...
Bir adam konuşmaktadır fakat ne dediği anlaşılamaz. 
Gırtlaktan değil de makineden gelmektedir sanki sesi.
Cızırtılı, kopuk kopuk.
Görevli kadın, adamdan  başka biri varsa ona vermesini ister telefonu.
Bir çocuk sesi 'alo' der çekingen, ürkek... 
-Alo, kimsin yavrum?
-A... ben.
-Kaç yaşındasın?
-10
-Yanındaki adam kim?
-Babam o, konuşamıyor. Boğazında makine var.
-Peki  ne için aradınız?
-Yardım istiyoruz. Dört kardeşiz. En küçük kardeşim 4 yaşında. Ben en büyükleriyim. Annem bizi bıraktı, gitti. Aç kaldık. 
-Annen niçin bıraktı gitti oğlum?
- Uyuşturucu satmak istemediği için gitti.Dimi baba?( Babaya sordu burda, teyit aldı.)
Kadın ne diyeceğini bilemedi ilk önce,  şaka mıydı bu? Böyle şaka olmazdı  ki...
-Baban ne iş yapıyor?
-O da uyuşturucu satıyor, dimi baba? Ama sokağa çıkamadığı için artık satamıyor. Paramız yok, aç kaldık. Kardeşlerim küçük,  yardım eder misiniz bize?
Öylece kalakaldı  kadın,  gözlerine yaşlar hücum etti.Anneydi , yavrularını düşündü. Anne yüreği cızır cızır etti,yandı. Meslek hayatında  bin türlü insanla, olayla, durumla  karşılaşmıştı ama böylesine  ilk kez şahit oluyurdu.
- Tamam, sana yardım edeceğiz oğlum. Birazdan yetkili amcalar, abiler  size yardım   etmek için gelecek. Sen benden bir şey istiyor musun  peki? 
- Okula gitmek istiyorum. 
- Okullar kapalı çocuğum. Okullarda çocuklar, öğretmenler yok şimdi. 
-Ama okula gitmek istiyorum. 
- Gidemezsin, benim çocuklarım da  okullar kapalı olduğu için evdeler oğlum. 
- Açılınca beni okula gönderir misiniz ?
- Tabii ki...Kaçıncı sınıftaydın sen? 5. sınıf olmalısın. 
- Yok, ben hiç okula gitmedim ki teyze. Beni okula gönderir misiniz?
!!!!!!!!
Gerçek bu diyalog maalesef, sevgili okurum. 
Böyle bir zamanda, böyle bir şehirde yaşayan, bu durumda bir çocuk var.
Ve kimbilir , buna benzer yahut başka dramlar yaşayan nice çocuklar, nice anneler,nice evler...
Bu olaydan şu sonuç çıkıyor,   her bireyin  kaydı yok. Her ev , hane halkı ile kayıt edilememiş.  
Bu tür  illegal işleri yapanlar kayıttan kaçmışlar, saklanmışlar. 
Kent olmanın getirdiği handikap mı bu durum?
Köylerde ve kasabalarda nüfus az olduğu için herkes birbirini tanır. 
Muhtar , haneyi bırakın, hane halkının bireylerini bile tüm özellikleriyle bilir.
Bugün büyük bir köy nüfusuna sahip sitelerde yaşıyoruz. 
Kocaman apartmanlarda...
Ev sahipleri yetkilerini site yönetimine ve emlakçılara verdiği için,  kiracısını bile tanımıyor. 
Yaşayanlar  da  birbirini tanımıyor. 
Karşı dairede kim var?
Üst komşu kim? 
Aç mı? Tok mu? Hırlı mı? Hırsız mı?
Bilmiyoruz. 
Evet,  online eğitimler verilen dijital teknoloji çağındayız.
Refah düzeyimiz gitgide artıyor!
Mahallelerdeki küçük evlerde yaşamıyoruz artık. 
Kentleştik,kentleşiyoruz...
Yukarıda okuduğunuz bir kurgu değil, gerçek bir olay.
On yaşındaki çocuğun ve ondan küçük kardeşlerinin suçu ne?
Corona virüsü sayesinde  doğa arınıp, kendine geliyor ya, umarım biz insansılar, siyasetçiler de arınırız.
Umarım bundan sonra görevli  birimler, içişleri bakanlığı, yerel yönetimler de arınır. 
Babalar işsizlikten kendini asmaz,uyuşturucu satmaz ve çocuklar okula gider...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.