Eğer birini sevmiyorsan ona yapacağın en büyük kötülük onu fetöcu olmakla itham etmektir.
Tabi ki bu tür suçlamalar her zaman yerini bulmaz.
Çoğu kez karşılıksız kalır.
Öyle zaman olur söylenen yalanlar döner dolaşır söyleyeni bulur.
Tıpkı Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’na atılan iftiralar gibi.
Bu tür polemik türü yazıları pek sevmem ancak düzgün bir insana haksızlık yapılmasına seyirci kalmak vicdanımı rahatsız etti.
Hani bir tabir vardır; “bana küfür eden benden daha düzgün olmalı”ifadesi sıkça kullanılır.
Bir bardak suda fırtına koparmak isteyen mahallenin kirli çamaşırcısı önce aynaya iyi bakmalı.
Bu tür insanların toplumda karşılığı kalmadığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Yanlış bir sözü, yanlış kişi söylerse buna kimse inanmaz.
Doğru bir sözü de yanlış kişi söylerse inandırıcı olmaz.
Bu durum tıpkı gazeteci Ahmet Şık’ın fetöcu olmakla itham edilmesine benziyor.
Ayhan Zeytinoğlu geçmişte fetöcuların hedefinde olan bir isimdi.
Bu durumu en iyi bilen fetöcularla iş tutanlar olduğu bilinen bir gerçektir.
Üstüne üstlük fetöcu olmakla itham edilen bazı kişiler Ayhan Zeytinoğlu’nu fetöcu olmakla suçlaması deyim yerindeyse tam bir deli saçmasıdır.
Gelelim Ayhan Zeytinoğlu’nun çocuklarının çiftte vatandaşlık meselesine;
Herkes Dünya vatandaşı olmaya çalıştığı bir yerde yurt dışında dünyaya gelen bir çocuğun çiftte vatandaş olmasını abarta abarta anlatmaya çalışmak olsa olsa zavallılıktır.
Üstüne üstlük bu ülkede çiftte vatandaş olan bakan gördük, büyükelçi duyduk.
Önemli olan çiftte vatandaş olmak değil.
Ahlaklı ve namuslu bir yurttaş olabilmektir!
Bir insanın çocuğunun yurt dışında dünyaya gelmesini suçlu göstermeye çalışmak olsa olsa basitliktir.
Vay efendim çocukları çiftte vatandaşmış bu yüzden hemen istifa etmesi gerekirmiş...
İyi güzel de çocukları çiftte vatandaş olan bu ülkede binlerce insan var.
Unutulmasın ki, altın çamura düşmesiyle değer kaybına uğramaz.
Tekrar hatırlatmakta yarar var Ayhan Zeytinoğlu ismi bazı kirli ellerde kirlenmeyecek kadar temiz ve düzgündür.
Mahallenin tetikçileri kendine uygun başka kapılar aramalı.
***
Eylül’ün yıkımı
12 Eylül üzerine o kadar çok söz söylendi, o kadar çok yazı yazıldı buna rağmen belleklerde bekletilen bir dizi bilgi ve anıların olduğu kanaatindeyim.
Tarih yenilmişlerin içerisinde ancak tekrar deneyenleri yazar.
12 Eylül’ün üzerinden tam 37 yıl geçti.
Yaşadığımız o zorlu yıllar bu günki gibi tazeliğini koruyor.
Yaşadığımız bu coğrafyada her dönem aydınlara, düşünce insanlarına karşı senaryolar üretilmiştir.
Sadece o sıkıntılı ve zor günleri bizler yaşamadık.
Bizimle birlikte ailelerimiz de aynı sıkıntıları yaşadı.
12 Eylül darbesinin fikir babaları ve uygulayıcıları şimdi aramızda yok.
Bir çok masum insan acı çekti, işkenceden geçirildi.
Buna rağmen bazı yolculuklar gidilecek yerden daha değerlidir.