Yazık değil mi bu çocuklara ne istiyorsunuz onlardan ?

 

 

Bana, ‘’yazık değil mi bu çocuklara’’ dedirten uygulama, Milli Eğitim Bakanlığı’nın anaokulları ile ilgili yeni bir karara imza atmasıdır.

Buna göre, artık anaokullarında tam gün eğitim yerine yarım gün eğitim yapılacak. Tam gün olarak kayıt yaptıran çalışan anne-babalar ise yeni sisteme adapte olmaya çalışıyor. Ama, nasıl adapte olacaklarını henüz kendileri bile bilemiyor.

Bakanlığın, ‘’tam gün eğitim veren anaokulları, bundan böyle yarım gün eğitim verecek’’ kararı, kayıt döneminin tam ortasında uygulanmaya başlandı birde.

Aileleri yakından ilgilendiren bu yeni karar, 26 Temmuz'da Resmi Gazete’de yayımlanan Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'ne dayanarak yapıldı. Söz konusu yönetmelik valiliklere genelge olarak gönderildi. Tartışmalı yönetmelikte okul öncesi eğitim kurumlarında günde 50'şer dakika olmak üzere aralıksız 6 saat eğitim yapılacağı belirtiliyor ve bunun ikili eğitim şeklinde olduğuna dikkat çekiliyor.

Milli Eğitim Müdürü Rasim Çelik, “Sistem, öğrenciler ve aileler için daha iyi olacak’’diyerek bu yeni düzenlemeleri savunmuş. İyi de, tam gün çalışan anne ve babanın çocuğuna kalan yarım günde kim bakacak ?

Ailelere, yarım günlük özel eğitim için ek bir masraf kapısı çıkartılmış olmuyor mu ?

Lütfetmişler, anaokulu ücretlerinde indirime gitmişler. Ne yapacaklardı ki ? Hem ana okulu eğitimini yarım güne indir hem de ücretleri aynı tut, bu biraz insafsızlık olmaz mıydı ?

Bir de, ‘’Anasınıfı oranını yükselteceğiz. Yüzde 50’nin üzerine çıkacağız” demiş sayın Milli Eğitim Müdürü. İyi, hoş, güzel de, bu yeni sınıfları nerede açacaksınız ? Planlama yapıldı mı ? Madem yeni sınıflar açacak kapasite var neden bugüne kadar uygulamaya geçirilemedi ?

Şimdi, bütün bu sorular ortadayken, anaokulu eğitimleri sadece yarım güne indirilen bu çocuklara ve onların ebeveynlerine yazık değil mi ?

Bir de, bulunduğu konumları değiştirilen çocuklar ve onların ailelerinden ne istendiğini anlayabilsek, iyi olacak.

Konu, İzmit’teki Nuh Çimento İlköğretim Okulu'nun, imam hatip okuluna dönüştürülmesidir. Duruma veliler tepki gösteriyor.

Nasıl göstermesin ki ?

Orta okul kısmı imam hatip olan okul bu yıl 1. sınıfa öğrenci almayacak. Böylece, ilk okuldan ortaokula geçiş de kaldırılmış oldu. Dolayısıyla, ilk 4 sınıfı tamamlayıp mezun olan çocukların ya uzaktaki başka bir okula gidecek ya da imam hatip okuyacak.

Adalet mi ?

Açıkçası şu…

Nuh Çimento İlköğretim Okulu, 4+4+4 sistemi kapsamında imam hatibe dönüştürüldü. Bu yıl ilkokul birinci sınıfa öğrenci alınmıyor. 6 yaşında olan çocukların Ulugazi İlkokulu’na gönderilmesi isteniyor. Yani, Kozluk Mahallesi’nde oturan ailelere, çocuklarını 2 kilometre mesafedeki başka okula göndermeleri söyleniyor.

Ulugazi İlkokulu ile Kozluk Mahallesi arasında tam 6 mahalle var. Kozluk’taki bu aileler çocuklarını oraya nasıl göndersin ?

Çocukların orada eğitim görmesi durumunda araçla taşınması gerekecek. Bu da ciddi bir maliyet. O velilerin bu yükün altından kalkması belki de olanaksız.

Kaos yaşayan bölge halkı adına yapılan açıklamada, “Eski ortaokul bölümü imam hatip yapıldı. İlköğretim ise ilkokul olarak kalacak. Fakat ilkokuldan ortaokula geçişi kaldırdılar. Yani ilkokulu bitiren çocuklarımız da başka bir okula gitmek zorunda bırakılıyor’’ deniliyor.

Bu okulun kendilerine geri verilmesini isteyen veliler çok haklı. Ama, onları uzun bir mücadele dönemi bekliyor. Çünkü, Milli Eğitim Bakanlığı, gelecekte ülkeyi teslim edeceği nesillerin ‘’muhafazakar kültürle yetişmesi’’ için önemli olan 4+4+4 uygulamasının düğmesine basalı yıllar oldu.

Kış uykusundan yeni uyanan bazı velilerin isyanı, bana sadece ‘’geç kalınmışlığın başkaldırısı’’ gibi geliyor ve etkisi olacağını da sanmıyorum.

Sosyal demokrat bir politikacının ‘’tıpış tıpış sandığa gidecekler’’ deyimini anımsatan bu uygulama, aileleri ‘’çocuklarını tıpış tıpış muhafazakar kültür eğitiminin kucağına bırakmak’’ göreviyle ilişkilendiriyor.

O yüzden, bir kez daha düşünmek gerekir;

‘’Sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’’…