21.yy da tamda şu zamanda insan kendisinde en çok bunun cevabını arayıp duruyor. İnsan ne ile yaşar? 1885'de Rus yazar Lev Tolstoy'un yazdığı kısa hikâye İnsan Ne İle Yaşar sayfa sayfa geliyor gözlerimin önüne. Bir yanım soğuk bir yanım sıcak kalıyor ki behemahal sanrılar insanı kati suretle güzelleştirmiyor. Zira öyle de bir amacı bulunmuyor. Şeytan ve meleği temsil eden karakterleri öykülerinde kullanan ve insanın er ya da geç iyiliğin peşinden gidebileceğini anlatan eserde hangimiz hangi dizelerin mahiyetinden yola çıkıp akıl defterimize ekledik, Bilinmez. Bazımız işine geleni bazımız görmek istediğini ve bazımız ise olduğu gibi görmenin verdiği mütevellit ifadeyle aldı payını. Öze bir yolculuğun rahiasında kaldıysa ki ümitler, düşünce kalkmanın zahmetsiz rahmetin olmayacağını ilmek ilmek dizdi yine kaderi kalemin mürekkebinden bir haber yarıcahil/yaribilgin bendimize.
Merhabanın olmadığı sabahların bıkkınlık üzerinde inşa edilen bugünlerin, yarınların çoktan unutulduğu şu günler de samimiyet denen niyetin ucundan geçen gençliğimiz nerede yer alır çok zaman oldu bilmiyoruz. Zahmetsiz rahmetin olmadığını, hazırcılığın hanın da yetişen bentlere, "Zorluk ile beraber elbet kolaylık var" diyen evrenin sanatkârına duyulan ebedi inancı anlatıp yaşatmak kimi zaman zor gelebiliyor beşer zihnimize. Yunus'un, " Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni" dizelerinin emsali, günümüz insanının lisanının kaçıncı basamağında yer veriyor duyuyor hissediyor bilmiyoruz. Bilmiyor durumuna gelirken hangi bakış hangi duygu hangi niyet hangi dustur ile bilinmezliğin ribatlarında kaldı solgun ayak izleri. İnsanın iyiliğinin özünde var olduğu, kararmaya mahal verilmeden yaratılan bir gözün ,kalbin niyet peydasından peyda olan niyetsiz tutumların iptalini ne zaman bırakacak ömür velev ki oda bilinmez.
Bir var ve bir yok oluş denen yaşamın sonrasında bırakılanlar ile anılan edebiyet dimahı, kalemin mürekkebinden süzülen muvaffağın habercisi olurken siliyor alnın emek terini. Bakmanın değil görmenin erdeminin hakikatin de olurken bir yanımız, bir yanımız ise daima suhte oluşun neşesi acemiliği azmi inancı kudretiyle anlam olur kalır. Hayat denen bu kavga birgün gökyüzünün mavisinden doğan güneş ile insanlığın toprağında baki olur, rızkın hüdası gözlerinden mutluluk yaratır semada yüreğin sevinç ile Canı Cananı bir kez daha aydınlanır...