Cuma günü eski bakanlarla ilgili yayın yasağı gazetemize tebliğ edildi.
Yazıyı aldıktan sonra şöyle bir düşündüm.
Bu ülke ne hale geldi.
Yolsuzluk ve haksız kazanç elde eden nüfuzlu kişiler koruma zırhına sahip.
Bu şartlar altında yolsuzlukla mücadele etme imkanı hayli zorlaştı.
Halkın haber alma imkanı sınırlı noktaya geldi.
Basının sokaktaki insanı bilgilendirme yükümlülüğü yok hükmünde sayıldı.
2014 Türkiye’sinde “yayın yasağı” kararına imza atarak tarihe geçti.
Bir ileri demokrasi örneğini hep birlikte görmüş olduk!
Alınan bu karar meclis tarihinde ilk olmanın ötesinde, Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere, Anayasa ve içtüzük hükümlerine aykırı.
Nitekim CHP’nin çok önemli bir itirazı oldu.
Soruşturma komisyonu Başkanının görevi bırakmasını istedi.
Eğer ortada bir yanlışlık yoksa “Bağımsız” yargı ve Meclis Araştırma Komisyonu araştırmalarını tamamlar.
Bahse konu olan şahsiyetler aklanmış olur.
Aksi halde, meseleyi toplumdan kaçırarak, gözlerden uzak tutma çabaları özgürlük duvarına çarpmış olur.
Bağımsız ve özgür medya “sansür” ve “yasakları” tanımaz.
Halkı bilgilendirme sorumluluğu ile yayınlarını sürdürür.
Bu yasağı getirmek için girişimde bulunanlar kendi siyasi düşüncesine en büyük zararı vermiştir.
Bizim toplumumuzun, yasak olan konulara ne kadar ilgili olduğu bilinmekte.
Eğer böyle bir yasak kararı alınmamış olsaydı, ben de bu yazıyı yazma ihtiyacı duymazdım.