Yarının eşit dünyasını bugünkü mücadele kurar

Petrol-İş Sendikası Kocaeli Bölge Avukatı Doktor Murat Özveri insanın insanı sömürmesinin sistem olarak ortaya çıktığı gün insanın insanı sömürmediği bir dünya hayalinin ortaya çıktığını belirtip o dünyanın bugünün mücadelesi ile kurulabileceğini söyledi

Siyasi lügat ve hayli özetle..

Kapitalizm; üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kar amacıyla işletilmesine dayanan, 16’ncı yüzyılda çıkan, serbest piyasa ekonomisi sistemidir.

Liberalizm; ekonomi dâhil bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefedir. Kapitalizm ve liberalizmin ortak yönü, bireysel kalkınmayı ön planda tutmasıdır. Liberalizm, kapitalizme kıyasla özgürlükçüdür!

Milliyetçilik; ekonomi dâhil her anlamda belirli bir milletin çıkarlarını gözetir.

Muhafazakârlık; geleneksel sosyal etmenlerin muhafaza edilmesini destekleyen politik ve sosyal felsefedir.

Sosyal demokrasi; ekonomi ve diğer alanlarda demokratik toplumculuğu kurmayı hedefler.

Sosyalizm; sosyal ve ekonomik alanda toplumsal refahın katılımcı demokrasiyle sağlandığı yönetim biçimidir. İşçilerin yönetime katılmalarına ağırlık verir.

Komünizm;  üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz toplumsal düzeni hedefleyen siyasi ve ekonomik ideoloji hareketedir.

AVUKAT, DOKTOR,

GAZETECİ, YAZAR

Türk-İş’e bağlı Petrol-İş Sendikası Kocaeli ve Gebze Bölge Avukatı, Selüloz-İş Sendikası Genel Merkez Hukuk Müşaviri; DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkez yayın organı Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Avukat Doktor Murat Özveri çok sayıda gazetede köşe yazarlığı da yaptı. Kitaplar yayınladı.

EMEĞİN HAKKINI SAVUNURKEN

FİKİRLERİYLE AYDINLATIYOR

Şahsına ait muratozveri.net adlı web sayfası vasıtası ile de emek hareketine sadece hak hukuk mücadelesi ile değil fikir ve önerileriyle de olağanüstü bir katkıyı, gönüllülük temelinde sürdürüyor. Sorularımızı yazılı yanıtlayan Özveri ile görüşmemizden başlığı, “İlaveten ne söylemek isterseniz?” şeklindeki serbest stil sorusuna verdiği yanıttan çıkarttık.

16’NCI YÜZYILDAN BU

YANA KURULAN HAYAL

 

Görüşmemizin hukuk ağırlıklı bölümü ile umut aşılayan sözlerini bu sayfaya aldık. Özveri insanın insanı sömürmesinin sistem olarak ortaya çıktığı gün insanın insanı sömürmediği bir dünya hayalinin de ortaya çıktığını belirtti. Anladık ki o hayal, kapitalizmin türediği 16’ncı yüzyılda çıkmış:

YARININ O DÜNYASINI KURMAK

BUGÜNÜN MÜCADELESİ İLE MÜMKÜN

 

  • İlaveten ne söylemek istersiniz?

 

  • İnsanın insanı sömürmesinin bir sistem olarak ortaya çıktığı gün, insanın insanı sömürmediği bir dünya hayalî de ortaya çıkmıştır. İnsanlığın geleceğinden umudu kesmemek, sömürüsüz bir dünya özleminden vaz geçmemek, içinde bulunduğumuz çağın sınırlılıklarına aldırmadan geleceğin dürüst, paylaşımcı, özgür insanını bugünden var etmek için kendi yaşamımızı, kendimizi örgütleyerek var olmaya çalışmak gerekir. Bugünün kendisiyle tutarlı hümanist, önyargıları kırmış, insanı sömürüsüz dünya özlemini geleceğe taşıyacak bu özlem, bugünün mücadelelerinin yarattığı birikimle gerçeğe dönüştürecektir.

 

HERKESİN BİLDİĞİNİ YARGIYA

KABULLENDİRMEK ZOR

 

  • Günümüzde sendikal örgütlenme sonrası işten çıkarmalar, pandemi sürecinde ücretsiz izne de dönüştü… Yargı çoğunlukla “işe iade” kararı veriyor ama ‘biraz’ gecikmiyor mu?

 

  • Tüm yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde kullanabilmesi için işverenin sendika hakkına yönelik haksız eyleminin kanıtlanması gerekir. Türk yargı pratiğinde herkesin bildiğini yargıya kabul ettirebilmek kolay değildir.. İşveren hiçbir zaman haksız eylemini kabullenmemekte, her zaman görünürde kendisini haklı çıkartabilecek bahanelerin arkasına saklanabilmektedir.

İK’YA KARŞI İŞÇİ KONSEYİ

  • İşverenlerin insan kaynakları yönetimleri adeta sendika savar işlevi görmekte, sendikasızlaştırma operasyonları ince ince planlanmaktadır. Bu planların boşa çıkartılması, maddi gerçekliğin ortaya konulması için işyerlerinde mutlak iş güvencesine sahip işçi temsilciliği ve işçi konseyleri yasayla düzenlenmelidir.

 

DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK!

 

  • İşe iade davalarında işçi davayı kazanırsa işverene, bedeli karşılığında işe almama ‘hakkı’ tanıyor, davanın ismine tezat değil mi?

 

  • İş güvencesine ilişkin yasal mevzuat tam bir garabet örneğidir. Dünyanın hiçbir yerinde işverene en fazla 12 aylık ücret ödeyerek mahkeme kararını etkisiz kılma hakkı veren bir yasal düzenleme bizim dışımızda yoktur. Üstelik işverenin haksız ve/veya geçersiz feshi sonrası yıllar süren davada işçinin en fazla 4 aylık boşta geçen süre ücreti alması 158 sayılı ILO sözleşmesine ve iş güvencesinin mantığına aykırıdır.

 

İŞVERENİN İNİSİYATİFİNE BIRAKILAMAZ

 

  • Feshin geçersizliği sonucuna ulaşan mahkeme iş sözleşmesinin kurulmasının işçi veya işveren açısından katlanılmaz hale geldiği sonucuna ulaşırsa işe iade yerine tazminata karar verebilir. Bunu işverenin inisiyatifine bırakmaz. Bizde bu nedenle iş güvencesi vardır demek olanaklı değildir.

KOCAELİ BAROSU’NDAN

İŞ HUKUKUNA CİDDİ KATKILAR

 

  • Üyesi olduğunuz Kocaeli Barosu’nda emeği merkeze alan komisyon var mıdır, ne tür çalışmalarda bulunmaktadır?

 

  • Kocaeli Barosu’nun Çalışma Hukuku Komisyonu vardır. Bu komisyon çok önemli etkinlikler yapmıştır. Yargıtay’ın iş hukuku daireleriyle ortak sempozyumlar düzenlemiş, çalışma yaşamına ilişkin görüş oluşturmaya katkı sunmuş, pandemi sürecinde iş hukuku boyutunda paneller yapmıştır. Sanayi bölgesinde yer alan bir baro olarak uzun süredir iş hukukuna ciddi katkılar sunmaktadır. Bu çalışmalar geliştirilebilir daha görünür kılınabilir.

 

 

  •  

KÜRESEL REKABETTE

ÜSTÜNLÜK SEÇENEKLERİ

 

  • İstanbul Ticaret Odası yabancı sermayeyi ülkemizde yatırıma, “Bizde emek ucuz” ve “Konut edinene yurttaşlık” diye davet etti. Yorumlar mısınız?

 

  • Türk ekonomisi 24 Ocak 1980 kararlarından sonra hat değiştirmiştir. Bu tarihten sonra benimsenen İhracata Dayalı Ekonomik Model’in uygulanabilmesi için küresel piyasalarda rekabet üstünlüğü sağlamak zorunludur. Kalite, çeşitlilik ve ucuzluk ekseninde süren küresel rekabette üstünlük, ya yüksek teknolojili katma değeri yüksek ürün üreterek ya da ucuz işçilik üzerinden emek yoğun üretim alanlarına yönelerek sağlanabilir.

SÖYLEMDE TEKNOLOJİ

EYLEMDE UCUZ İŞCİ

  • Türk ekonomisi her ne kadar söylemde yüksek teknolojiye yöneleceğini dile getirmiş olsa da 40 yıldır ucuz işçilik üzerinden rekabet üstünlüğü sağlamaya dönük, kirli, emek yoğun üretim alanlarına yönlendirilmiş, küresel iş bölümünde gelişmiş ülkelerin terk ettiği teknolojiyi değerlendiren ikinci sınıf bir sanayileşme içerisinde kısır bir döngü yaratılmıştır.

ÖRGÜTSÜZ EMEĞİ

BASKILAMA MODELİ

 

  • Ucuz işçilik üzerinden rekabet üstünlüğü sağlamanın fiziki sınırları aşılmış, zorlanmış ve istihdam yaratmayan, gelir dağılımındaki bozuklukları gidermeye gücü yetmeyen, örgütsüzlük üzerinden emeği baskılayan bir modele ülke hapsedilmiştir.
  •  

YATIRIMDA BULUNMUYOR

DEĞERLERE EL KOYUYORLAR

 

 

  • Kent Gıda başta olmak üzere çok sayıda köklü, yerli firma yabancı sermayeye devşirildi. Yabancı sermaye ülkemize yatırım mı yapıyor, yatırıma mı çörekleniyor?

 

  • Bu durum bir önceki soruya verdiğim yanıtla doğrudan bağlantılıdır. Sermaye birikiminde yetersizlik yaşayan ülkelerin yabancı sermaye ile yüksek teknolojiyi yakalamasının olanaksız olduğunu, aksine yaratılan değerlere el koymaya dönük bir sermeye girişi olduğunu göstermektedir. Gelen sermaye teknoloji getirmemekte, ucuz işçilik nedeniyle gelip var olan tesisleri almaktadır. Bu da ülkeyi yukarıda belitmiş olduğum kısır döngüye itmekte, çevreyi kirleten, istihdam yaratmayan bir sanayileşmeye mahkûm olunmaktadır.

 

 

 

HAK MÜCADELESİ

SÜREÇLERLE ÖLÇÜLÜR

 

  • Emek hareketine yönelik malum tacizlere karşı gerek sendikal gerek işçi tabanı anlamında ne tür bir birliktelik nasıl örülmeli..

 

  • İşçi sınıfının hak mücadelesi süreçlerle ölçülür. Birkaç kuşak içiçe geçer. Bu mücadelenin biçimlerinin örgütlülük çeşitlerinin sınırlandırılmasını, birbirinin karşısına konulmasını doğru bulmam. Çok boyutlu değişik platformlarda süren bir mücadeledir.

 

TEK DOĞRU BENİM

ANLAYIŞI DAHA DA BÖLER

 

  • Bu nedenle sınıfın birliğini savunmak var olan farklılıklardan birisine iyi diğerine kötü demeyi gerektirmez. Farklılıkların kendisini ifade edebileceği ancak ortak paydaların ön plana çıkacağı, birlikte mücadele içinde birliğin sağlanacağını düşünürüm. Bu uzun ve sabır isteyen bir süreçtir. Tek yanlı tek doğru benim diyen anlayış sınıfın daha da bölünmesine yol açar.

SİYASETTE ÇOĞULCULUĞA

ŞANS TANINMALIDIR

 

  • Siyasi birliktelik olmalı mı?

 

 

  • Siyaset işçilerin hak mücadelesinde en önemli odaklardan birisidir. Ancak siyasette çoğulculuğa da şans tanımak, farklılıkları düşmanlaştırmadan zenginliğe dönüştürmek gerekir.

DAYANIŞMANIN

AZI ÇOĞU OLMAZ

 

  • Siyasi partilerin grev ve direnişlere desteğini yorumlar mısınız?

 

  • Her parti kendi programı görüşü doğrultusunda bir dayanışma geliştirecektir. Bu dayanışmanın azı çoğu olmaz. Muhalefet partileri doğası gereği daha fazla destek verecektir. İktidar partisi daha mesafeli olacaktır. Sistemi karşısına almış, düzen karşıtı siyası hareketler ve partiler elbette sınıf hareketini merkeze almaya çalışacaktır.

 

GÜÇLÜ BİR SINIF PARTİSİ

 

  • İşçi sınıfının ana gövdesini bünyesinde toplamış güçlü bir sınıf partisi olmazsa olmazdır. Bu aşamaya sınıfın sosyolojik gelişimi, kendisini sınıf partisi olarak tanımlayan partilerin sınıfa ulaşma düzeyleri ve karşılıklı etkileşim içerisinde yaşanan gelişme bizi götürecektir.

 

ONURLANDIRILAN EMEK: Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Avukat Doktor Murat Özveri, Birleşik Metal İş Sendikası’nın 30 Aralık 2019’daki 20. Genel Kurulu'nda bu şekilde onurlandırılırken onurluğunu DİSK eski Genel Başkanı Süleyman Çelebi’den aldı.

2012 yılında İş Müfettişleri Derneği’nin “Çalışma Yaşamına Katkı” ödülü de, Özveri’nin ödül koleksiyonunda ayrı bir yere sahip. 

**

En az beş yasa

Maddesi ihlali

  • Başta sendikal örgütlenme sonrası işten çıkartmalar olmak üzere Anayasa ve Yasa’nın ilgili maddelerinin çiğnenmesinin tespiti halinde yasadaki karşılığı nedir?

 

  • Sendikal örgütlenme sonrası işçiyi işten çıkartan işveren öncelikle Anayasa’nın çalışma hakkını ve kolektif hakları düzenleyen 50, 51, 53, 54, 55. maddelerine ve Türkiye’nin onaylamış olduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne (İHEB), Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’na, Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi’ne ve ILO 87, 98, 158 sayılı sözleşmelerine  aykırı davranmaktadır.

 

MADDE 50: ÇALIŞMA

HEM HAK HEM ÖDEV

 

  • Anayasa’nın 50. maddesine göre “çalışma” hem bir hak hem bir ödevdir. Çalışma hakkına işverenin saygı gösterdiğinden söz edebilmek için işçilerin yeteneklerine uygun işlerde örgütlenme haklarına saygı duyularak çalıştırılmaları gerekir. İş olsun da nasıl olursa olsun anlayışı Anayasa’ya aykırıdır.

SENDİKA KURMA VE

ÜYE OLMA HAKKI

 

  • Çalışma hakkına ilişkin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB) 23. maddesine göre; herkesin işini serbestçe seçme,  adil ve elverişli çalışma şartlarını isteme, işsizliğe karşı korunma, eşit işe eşit ücret isteme, kendisi ve ailesiyle birlikte insan onuruna yakışır bir yaşam sürdürmesini sağlayacak ücret düzeyi ile çalışmaya, çıkarlarını korumak ve geliştirmek için sendika kurma ve sendikaya üye olmaya hakkı vardır.

SENDİKA HAKKI GÜVENCESİ

 

  • Dolayısıyla İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne göre sendika hakkının güvence altına alınmadığı bir çalışma rejiminde, işçilerin insan onuruna uygun bir işte çalıştığını kabul etmek olanaklı değildir.

ADİL ÇALIŞMA

İYİ BİR YAŞAM

  • (Gözden Geçirilmiş) Avrupa Sosyal Şartı başlangıç bölümünde İHEB ile benzer hükümler getirmiştir. Sosyal Şart’a göre tüm çalışanlar, işlerini özgürce edinebilmeli, adil çalışma koşullarına sahip olmalı, kendileri ve aileleriyle iyi bir yaşam sürdürebilecekleri ücret alabilmeli, örgütlenme ve özgür toplu pazarlık hakkına sahip olmalıdır.

GÜVENCE MADDELERİ

 

  • Sendika hakkı ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) “98 Sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi” ile de güvence altına alınmıştır. Anayasa da, çalışma hakkını 50, sendika hakkını 51, toplu pazarlık hakkını 53, grev hakkını 54, adil ücret hakkını 55 maddelerinde güvence altına alınmıştır.

SENDİKAL TAZMİNAT

 

  • Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’yla güvence altına alınan sendika hakkı, 6356 sayılı Sendika ve Toplu İş sözleşmesi Yasası’nın 25 maddesinde koruma altına alınmıştır. 6356 sayılı yasanın 25. maddesine göre sendikal nedenlerle işverenin işe almada, işin dağıtılmasında ayrımcılık yapması, sendikal nedenlerle işten çıkartması halinde, işçilerin bir yıllık ücretinden az olmayacak tutarda sendikal tazminata karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

6 – 24 AY ARASI HAPİS CEZASI

 

  • Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesinde sendika hakkına haksız saldırı suç olarak düzenlenmiştir. 118. maddeye göre, “Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

RÖPORTAJ Haberleri