YARGI REFORMU İŞE YARAYACAK MI?

İbrahim Karslı

Türkiye, bir kez daha yargı reformuyla karşı karşıya. Yargının sorunlarını çözmesi gereken bir dizi düzenleme öngörülüyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül haftalardır patronlara paketi anlatıyor. Bu paketin Türkiye’de adaleti bekleyen birçok insana değil sadece patronlara anlatılması akıllara amacın güvenli bir sermaye ortamı yaratmak olduğunu düşündürüyor.

Paket neler getiriyor?

İnsan Hakları Eylem Planı taslak metni, 9 amaç, 49 hedef ve 374 faaliyetten oluşuyor. Eylem planında, devletin bireylerin hak ve hürriyetlerini koruma görevine vurgu yapılıyor. Hak ve hürriyetleri koruma altına alacak yasal düzenlemeler yer alıyor. Taslakta hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık, adil yargılanma hakkının güçlendirilmesi, özel hayatın güvence altına alınması, mülkiyet hakkının daha etkin korunması gibi başlıklar dikkat çekiyor.

Bekçilere insan hakları eğitimi

Taslakta, kamuoyunda çok tartışılan başka başlıklar da yer aldı. Vatandaşlarla sık sık yüz yüze gelen çarşı ve mahalle bekçileri ile zabıtalara insan hakları eğitimi verilecek.

Kadına şiddete boşanmış eş ayarı

Kadına yönelik şiddeti önlemek için adımlar atılacak. Eşe karşı işlenmiş suçlardaki ağırlaştırıcı sebepler boşanan eşi de kapsayacak şekilde genişletilecek. Tek taraflı ısrarlı takip, ayrı bir suç olarak düzenlenecek. Bir kadını fiziki ya da haberleşme yoluyla ısrarlı bir şekilde takip eden kişiler cezalandırılacak.

Boşanma davaları daha hızlı neticelendirilecek

Boşanma davaları, tarafların daha fazla yıpranmaması için hızlı neticelendirilecek. Bunun için,, boşanma davaları istinaf mahkemesine gitmeyecek, doğrudan Yargıtay’da yapılacak temyiz incelemesiyle sonuçlanacak.

Çocuk dostu adliyeler

Çocukların psikolojisi için çocuk dostu adliye konsepti hayata geçirilecek. Çocukların taraf olduğu davalarda hâkimler cübbe giymeyecek. Ve uzun zamandır beklenen hayvan hakları düzenlemesi. Hayvanlara karşı işlenen suçlar, cana karşı işlenmiş suç sayılacak. Failler artık cezasız kalmayacak.

Güvenli gıda arzı için bağımsız bir yapı

Özellikle salgın döneminde fahiş fiyat artışlarıyla gündeme gelen gıda arzı konusu da eylem planında yer alacak. Güvenli gıda arzını temin etmek ve bu konuda kamuoyunu hızlı bir şekilde bilgilendirmek için, tüketici kuruluşlarının da yer alacağı bağımsız bir yapı oluşturulacak.

Bu düzenlemelerin Yargıda nasıl bir düzelme yaratacağını hep beraber göreceğiz. 2015’teki yargı reformunda da daha öncekilerde de ifade özgürlüğüne, uzun tutukluk sürelerine ilişkin göndermeler vardı. 2021’e geldik aynı şeyleri konuşuyoruz.

Yargıya güven oldukça azalmış durumda. Hukuk ciddi bir şekilde siyasileşmiş durumda. Son Anayasa Mahkemesi üye seçimi Yargıtay hâkimlerinin oy kullanma saikini açıkça göstermiş durumda. Maalesef liyakatin geri plana atılması hukuka olan güveni alt üst etmiş durumda.

Hâkim, savcı sayımız, adliye sayımız ihtiyaç kadar artmadı, artamadı. Bizim yaptığımız araştırmalara göre şu anda Türkiye mevcut hâkim savcı sayısının dört katı kadar hâkim, savcıyla kendini idame ettirebilecek bir duruma gelebilir.

Önünüze gelen her dosya aslında bir insan öyküsü. Hepsi ameliyat yapan bir doktorun gösterdiği özeni hak ediyor. Fakat öyle bir hale geliyorsunuz ki bir mahkemenin 3 bin 200 esası var. Bu da her gün on dosyanın okunması, incelenmesi, tüm delillerin toplanması ve ondan sonra da gerekçeli kararın yazılması demek. Bu, bir insanın kaldırabileceği bir yük değil.

Norveçli bir hâkim yılda 30 dosyaya bakıyor. Biz de bir günde 30 dosyaya bakılıyor.

Ayrıca uzman personel konusunda ciddi sıkıntımız var. Personelin uzmanlaşmasına izin veren bir sistem yok. Aynı sorun hâkim ve savcılar için de geçerli. Bugün ceza mahkemesine bakan iki gün sonra hukuk mahkemesine bakabiliyor. Bir de belli olmayan zamanlarda yapılan atamalar var. Hiç beklemediğiniz anda sizi ülkenin başka bir yerine gönderen bir uygulama var. Yani hâkim teminatı yok.

Yargının temel meselesi bağımsızlık. “Türk yargısının temel sorunu idarenin yargı üzerindeki denetimidir. Hâkim ve savcıların kendini güvende hissetmemesidir. Anayasa Mahkemesi üyelerini, yüksek yargı üyelerini cumhurbaşkanı ve siyasi iktidarın tekeline bırakılması ayrı bir sorun. Eğer aynı mahkemenin aynı hâkimleri bir gece yarısı 22.30’da tahliye ettiği insanlar hakkında sabah 08.30’da yakalama kararı veriyorsa orada bir başka etkinin olduğu tartışmasızdır. İdarenin yargı içindeki uzantılarını ayıklamak gerekir. Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı müsteşarının hâkim ve savcıların atama, görevlendirme, yükselme kararlarının verildiği mekanizmaların içinde yeri yoktur. Mesela mülki amirin belirlediği kolluk amirine gözaltı yetkisi verilmesi idarenin yargı içindeki bir mekanizmasıdır.

Yargı hızlı ve adil olacak mı?

Şimdiye göre, Strateji Belgesi ve Reform Paketi’nde yer alan unsurların ifade özgürlüğünü genişletici maddeler içermesi, uzun tutukluluk sürelerinin kısıtlanmasını hedeflemesi, hâkim ve savcıların işe başlatılmasındaki mülakat heyetinin genişletilmesi olumlu unsurlar. UYAP’ın adliyelerin iş yükünü azalttığını ve avukatların çalışma koşullarını iyileştirdiğini belirtmek gerekiyor. Hâkim ve savcı sayısının artırılması, isteyenlerin SEGBİS ile yargılanması ve hukuki himaye sigortası gibi konulara da yer verilmesi düşünülebilecek önlemler.

Ancak temenni ötesinde bir samimiyet sorunu var.

Türkiye’de hukuk sisteminin iyileştirilmesi için mutfağın düzeltilmesi çok önemli. Güven duygusu sarsıldı ve “İnsanlarda ‘ya başıma bir şey gelirse’ duygusu oluştu. İnsanlar hep o endişe ve korkuyu yaşıyor. O endişe ve korku da vatandaşın canını yakıyor. Mutfağın düzeltilmesi için yargıdaki alımlar çok önemli. Hâkim ve savcı olarak aldığınız kişileri siyaseten belirlemeyeceksiniz. Siyaseten size dokunan yargı kararlarını bu kadar sert eleştirmeyeceksiniz. Aksi halde sabahtan akşama reform yapsanız da bir ilerleme olmayacaktır.