Sorun, belki de sadece İzmit’in sorunuymuş gibi görünebilir. O yüzden Gebze, Dilovası, Darıca ya da Çayırova’da yaşayan yurttaşlar, ‘’bizi ilgilendirmeyen bir sorunu neden gündemde tutuyor acaba’’ diyerek baştan refleks gösterip, beni eleştirebilir.
Ama, inanın ki, sorun sadece İzmit’in değil, AKP’nin yerel yönetimlerine hakim olduğu her bölgenin ortak sorunudur. Yani, sorun ‘ben yaptım oldu’ mantığının yarattığı ya da yaratacağı sıkıntılardır.
AKP, yerel yönetimlerde yakaladı güç sayesinde öyle bir algı yaratıyor ki, yanında olun ya da olmayın, karşısına geçin ya da geçmeyin, en yakınınızdaki ile bile farklı düşünmenize neden olabiliyor.
Yani, toplumsal yaşam için ciddi yarılmalar oluşturabiliyor.
Bugünlerde, kentimiz açısından gücün yarattığı yarılmalardan biri kent içi ulaşıma çözüm olarak sunulan raylı sistem yani tramway projesi.
Projeye karşı çıkan yok, hemen her kesimden destek alıyor. Çünkü, motorlu taşıtlarla yapılan şehir içi yolculuğu artık yapılamaz hale geldi. Kördöğüşü görüntüsü yaratan şehir içi trafiğini aşmanın tek yolu raylı sistem. İşte, mesele de, tam bu noktada yarılmaya neden oluyor.
Güç sahibi yerel yönetim, raylı sistemin en işlek noktalardan geçirilmesini savunuyor. Çünkü, bunun maliyeti, diğer güzergahlara göre çok daha düşük olabilecek. Ama, şehir merkezindeki yapısal ve diğer sıkışıklıklar dolayısıyla, söz konusu projeye ‘mutlak alternatif güzergahlar aranmalıdır’ tezini savunanların sayısı da azımsanmayacak oranda.
Yürüyüş yolu üzerinden hat çekilmesi projesi uzun bir süre tartışıldı. Tartışmadan yeterli destek sağlayamayacağını gören AKP’li Büyükşehir Belediyesi yönetimi, ‘’bu yoldaki çınar ağaçlarını da koruma altında tutmalıyız’ gibi son döneme damgasını veren mücadele başlığına gönderme yaparak ve sözde halkın tepkisini dikkate alarak, projeyi daha güneye kaydırdığını açıkladı.
Şimdilerde, D-100 karayoluna paralel biçimde önemli oranda trafik yükünü çeken Ankara Caddesi ve Şahabettin Bilgisu Caddesi güzergahı tartışılıyor. Bu cadde, esnafların yoğun olduğu bir güzergah.
Proje, esnafı düşünsel anlamda tam ikiye bölüyor denilebilir. Gücün yanında duran ve geleceğe yönelik projeksiyondan haberdar olmayan bir bölüm esnaf, ‘’cadde hareketlenir, işlerimiz artar’’ diyerek kayıtsız şartsız destek verilmesi yönünde görüş belirtiyor. Diğer bir kısım esnaf ise, güzergahtaki mevcut araç trafiğinin kaldırılacak olmasının işlerine olumsuz yansıyacağını savunuyor.
‘’Amacını anlayamadık’’, ‘’Bizim için kötü olacak’’, ‘’Bizi yakıyorlar’’ başlığı altında karşı çıkanlar olduğu gibi, ‘’bu güzergah daha iyi’’, ‘’Tramvay geldikten sonra cadde üzerindeki yaya trafiği ister istemez artacaktır. Yaya trafiğinin artması da bizim işlerimizi olumlu etkileyecektir’’, ‘’ bu cadde tekrar canlanacaktır’’ ve ‘’Cadde üzerindeki işletmeler oldukça olumlu etkilenecektir’’ diyerek destek verenler de var. Bir de, ‘’zaman gösterecek’’ değerlendirmesiyle orta yolculuk yapanlar da.
Yerel yönetim, bu konudaki negatif yaklaşımları bir biçimiyle pozitif hale dönüştürüp, ‘gücün karşısında durulamaz’ sözünü bir kez daha ispatlamaya çalışıyor.
’Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’ diyenleri haklı kılacaklar gibi…