Gericiler, yobazlar, düşünceleriyle mücadeleyi yeterli bulmadıkları her dönem, bir de belli güce sahiplerse kendileri gibi düşünmeyenleri yakarak öldürmekte ustadırlar.
Ülke tarihimizde örnekleri çoktur.
Şimdilerde, Diyarbakır ve civarında sergilenen senaryonun bir parçası haline getirilmiş insanı yakarak öldürme.
Duyması bile tüyler ürpertiyor…
İktidarını sürdürebilmek için insanların yakılmasına göz yumabilen bir zihniyetin insanlıkla alakası olamaz.
Bunları neden söylediğime gelince…
Barış Bloku üyeleri, Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’ne giderek, yaşanan son olaylarla ilgili incelemelerde bulunuyor. Aralarında, Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekilleri Feleknaz Uca, Nursel Aydoğdu ve İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Eş Başkanı Ali Şimşek, Silvanlılar Derneği İstanbul ve Diyarbakır Şube başkanlarının bulunduğu Barış Bloku heyeti Silvan’ın Tekel ve Mescit Mahalleleri’nde yaptıkları incelemelerde, vatandaş ve esnafla görüşüp hasar boyutunu tespit etmeye çalışıyor.
Tespit şu: ‘’Buradaki insanlar gerçekten çok ağır bir travma yaşamış. Hem fiziksel, hem de duygusal olarak. Çocuklar yaşanan olayların etkisini halen üzerinde taşıyor. Kobani’ye benzer bir şey yaşanmış bu kentte. Umuyoruz ki, bu tür olaylarla daha sık karşılaşmayacağız. Halk olarak barış taleplerimizi dile getirmediğimiz sürece savaş kışkırtıcılarının sesini kısmamız mümkün olmayacak.”
O heyetteki Hüda Kaya’nın ifadeleri ise insanın kanını donduruyor.
Diyor ki;
“Varto’da sivil halk evlerinde uyurken canlı, canlı yakılmaya çalışılan insanlar var. Burada da buna benzer ağır bedeller ödenmiş. İnsanlar, kadınlar, yaşlılar, çocuklar ellerini havaya kaldırıp, ‘biz barış istiyoruz’ demelerine rağmen, canlı kalkan olarak görevlilerin karşısında, ‘bir barış istiyoruz’ diyerek feryat etmelerine rağmen, üzerlerine binlerce gaz ve mermiler kullanılarak, insanlara yeniden bir zulüm yaşatılıyor.’’
Bu ifadeler, kabul edilebilir değil. Tek şey söylenebilir; ‘’Siz, yakmasını iyi bilirsiniz’’…
Ne yapılmak isteniyor ?
Bölgede kim ne yapıyor ?
Sonuçları itibarıyla ülke nereye sürüklenmek isteniyor ?
Eşit yurttaşlık taleplerini dikkate alan, bu yönde adımlar atan demokratik devletler, bu ve benzeri soruların yanıtlarını tez elden üretip halkıyla paylaşır.
Ama, korku imparatorluğu yaratıp gelecekteki diktatöryal hesaplarını halkına zulmetmek üzerinden kurgulamaya çalışan siyasiler, buna gerek duymazlar. Onların anladığı dil, hile ile ele geçirdikleri iktidardan, halkın tokadını yiyerek uzaklaşmak zorunda kalmaktır.
Halk, sabrının sınırına geldi. Ölecek, ölecek ama her ölümde yeniden doğup geleceğini gericiliğin, yobazlığın elinden alacak. Özgür bir dünya kuracak, bunun için de kesintisiz mücadeleden asla vazgeçmeyecek.
Unutanlara dip not olsun…